Favorilere Ekle

Geçmişi unutmak mı daha iyidir, yoksa yaşanan travmalara rağmen korkunç olanın içinde güzellik bulmak mı?

SDAI tarafından 4 ay önce oluşturuldu - 13 Temmuz 2024 Cumartesi 09:25

Cevaplar

SDAI
- 4 ay önce

Görsel Yükleniyor...
Immanuel Kant’ın Martin Lampe adında çok değer verdiği bir yardımcısı vardı. Kant, katı ve titiz bir adamdı; tüm felsefesini doğru olanı yapmak üzerine kurmuştu ve işlerine bağlıydı. Kant ve Lampe kırk yıl boyunca birlikte çalıştılar. Ancak bir gün, işler tersine döndü. Tarih, ayrıntılar konusunda net bilgi vermese de, Kant Lampe'nin işine son vermek zorunda kaldı - muhtemelen hırsızlık nedeniyle. Bu olay Kant’ı derinden etkiledi. Bir insanla kırk yıl birlikte yaşamak bir tür aşk sayılabilir ve Kant’ın yaşadığı bu ayrılık, bir tür boşanma gibiydi. Bu yüzden çalışma masasının üzerine “Lampe’yi unut!” yazan bir not iliştirdi. Bundan böyle, Lampe’yi unutması gerektiğini sürekli hatırlayacaktı.
Elbette, bu oldukça saçma görünüyor. Bir şeyi ya da birini unutmak için kendinizi zorla değiştiremezsiniz. Aslında, bunu ne kadar çok denerseniz, o kadar zorlaşır. Ancak, kendinizi o anıları yeniden yaşamaktan alıkoyabilirsiniz. Kötü bir şey yaşadığınızda, hatta travmatik bir olayla karşılaştığınızda, devam etmek için ne kadar çabalamalı ve geçmişin şifrelerini çözmeye ne kadar gayret etmelisiniz? Psikoloji diplomam yok ve psikoterapist değilim; bu nedenle konuya felsefi bir açıdan yaklaşarak şunu soruyorum:
Geçmişimiz, gelecekte yaşayacaklarımız üzerinde ne kadar etkilidir? Kant, Lampe’yi unutmaya mı çalışmalı, yoksa onun anısını benliğinin bir parçası olarak mı kabul etmeli? Geçmişi geride mi bırakmalıyız, yoksa onu derinlerden çıkarıp yüzleşmeli miyiz?
Bu soruları yanıtlamak için iki farklı yorumu inceleyeceğiz. İlk olarak, Friedrich Nietzsche’nin unutmanın bazen kendini yeniden yaratma eylemi olduğunu savunan görüşüne bakacağız. İkinci olarak, Edmund Burke’ün ilginç ve muhtemelen tartışmalı görüşünü değerlendireceğiz: Geçmişi yeniden yaşamak kimi zaman hoş bir deneyimdir ve sadece bu bile bunu yapmaya değer kılar!

Görsel Yükleniyor...
Nietzsche: Hayvanlar gibi yaşa!
Filozofların hayvanlarla ilginç bir ilişkisi vardır. Örneğin, John Stuart Mill gibi bazıları hayvanları merhamet perspektifinden değerlendirir:
“Tatminsiz bir insan olmak, tatmin olmuş bir domuz olmaktan daha iyidir.”
Burada Mill, insan zekâsının ve daha yüksek yeteneklerin, bizi son derece mutlu eden şeyler olduğunu savunur. Ancak, Mill ile aynı dönemde yaşayan Nietzsche, bunun tersini öne sürmüştür:
“Yanınızdaki sürüye bir göz atın. Sürü, dünün ya da bugünün ne olduğunu bilmez. Sadece yer, dinlenir, sindirir, tekrar ayağa kalkar ve gün boyunca hoşlandığı ya da hoşlanmadığı şeylerle meşguldür. Bu nedenle, ne mutsuzdur ne de bıkkınlık yaşar. İnsan için bu sahne zordur; çünkü insan kendi ırkının hayvandan üstün olduğunu düşünürken, hayvanın basit mutluluğunu kıskanır.”
Hayvanlar, doğuştan gelen bir anımsama haliyle yaşarlar. Onları geçmiş endişelendirmez; geçmişteki hatalar veya sapmalar umurlarında bile değildir; hayvanlar sadece mevcut anlarına odaklanırlar. Hafızalarının "görünmez ve karanlık yükü" altında ezilmezler, aksine Nietzsche'nin ifadesiyle "tarihsiz" bir yaşam sürerler. Ancak hiç kimse, geçmişi en azından bir dereceye kadar hatırlamadan anlamlı bir yaşam süremez. İnekler gün boyunca ot yemekten hoşlanabilir, ama ben bir inek değilim ve bu durumu değiştiremem. Nietzsche'nin önerdiği ise zihinsel bir yeniden yapılanma ve faydalı bir kendi kendine yardım felsefesidir: Geçmişi, çıkarılabilecek bir kaynak olarak değerlendirin.
Bir kütüphane dolusu anınız var. Bazıları travmatik, bazıları neşeli; bazıları anlamsız, bazıları ise son derece önemli. Nietzsche’ye göre, geçmişten alabileceğimiz her şeyi “kendimize mal etmeli veya zorla almalıyız”. Geçmişi kullanmalı ve onu hayatımıza bir iksir gibi karıştırmalıyız. Ancak, eğer bu geçmiş zehirliyse ve bizi zayıflatıyorsa, onu unutmamız gerekir. Yolumuza devam etmeliyiz!
Eğer zor geçmişin hakkında günlük tutmak seni daha iyi, güçlü ve huzurlu kılıyorsa, devam et ve bunu yap. Geçmişini “can suyuna dönüştür”. Ama eğer geçmiş seni kırmış, korkutmuş veya daha kötü bir durumda bırakıyorsa, unutmaya çalış.

Görsel Yükleniyor...
Burke: Travmanın güzelliği
Nietzsche’den yaklaşık bir asır önce yaşamış olan İrlandalı filozof Edmund Burke, bu konuya farklı bir bakış açısı getirir: Travmalarımızı hatırlamanın estetik bir faydası olabilir mi?
Burke’e göre, “yüce” haz üretebilen estetik bir deneyimdir; bu, tam anlamıyla haz değil, keyifli bir korku ve dehşetle karışmış bir huzur hissidir. Yücelik, insanın kendini koruma içgüdüsü nedeniyle en güçlü tutkularından biridir. Yüceliğin nesnesi, büyük ve etkileyici olan şeylerdir.
Yücelik, dev bir şelalenin altında ya da şiddetli bir fırtınanın ortasında durduğumuzda hissettiğimiz coşku olabilir. Bir stadyum dolusu insanın tek bir ağızdan gürültüyle şarkı söylediği anı, gece gökyüzünün muazzamlığını seyrederken yaşadığımız duyguyu ifade eder. Bu, güvenli bir konumdan korkunç olanı gözlemleme halidir.
Travmatik deneyimler ve parçalanmış bir geçmiş gerçekten de korkunç olabilir. Hayatımızı altüst edebilir ve çoğu zaman bizi hayattan koparabilir. Ancak, bunlar artık geçmişte kalmış şeylerdir ve artık doğrudan bir tehdit oluşturmazlar. Bu yüzden bu deneyimleri yeniden ortaya çıkardığımızda ve onlara yeniden baktığımızda, adeta yüce bir anlamla karşılaşırız. İçimizdeki karanlığın korkunç güzelliğine çekiliriz. Yaraları açar ve geçmiş travmaları tekrar yaşarız çünkü bu estetik deneyimden haz alırız.
Burke, geçmişimize değerli bir sanat eseri gibi yaklaşır; geçmişimiz, bir müzede güvenli bir şekilde korunan ve tadını çıkarabileceğimiz bir nesne gibidir.

Görsel Yükleniyor...
Kazalım mı yoksa derine mi gömelim?
Bu tür ikilemlerde, çoğu zaman olduğu gibi, bilmediğimiz şeyler önemli rol oynar.
Sonuçta, Nietzsche’nin önerisinin yerinde olduğunu düşünüyoruz. Nietzsche, “Eğer unutmak daha iyiyse unut” ve “Seni daha güçlü kılacaksa hatırla” der. Bu, günlük tutmak ve arkadaşlarla konuşmak gibi günlük eylemler için geçerli olduğu kadar, terapi için de geçerlidir.
Bir anekdot olarak, terapi genellikle olumlu sonuçlar veriyor gibi görünüyor. Terapide olan ya da terapi sürecinden geçen tanıdıklarım bu deneyimi genellikle faydalı ve sağlıklı bulduklarını belirtiyorlar. Ancak Nietzsche'nin tavsiyesi burada da geçerli olmalı. Birkaç ay, bir yıl veya ne kadar süre geçmişse, “Tüm bu konuşmalardan sonra daha mı iyi hissediyorum?” diye sormak faydalı olacaktır. Eğer hala bir iyileşme görmüyorsanız, belki de başka bir yaklaşım denemenin zamanı gelmiştir. Belki de unutmak en iyi seçenek olacaktır.
Yanıtla
0
0

Bu içerik için bir tepkiniz var mı?

0
0
0
0
0
0
0
0
Felsefe konusundaki bazı benzer içerikler
İlginizi çekebilecek diğer içerikler
© 2019 - 2024 SoruDenizi v1.4.1
Giriş Yap

Üye Ol
En az 3 en çok 23 karakter, sadece harf ve rakam içerebilir. Boş bırakılamaz En az 6, en çok 36 karakter olmalıdır. Boş bırakılamaz

Kullanıcı Sözleşmesi'ni kabul ediyorum
Şifremi Unuttum
Şifre yenileme bağlantısı e-postanıza gönderilecektir.

Reklamlar Görüntülenemiyor 😞
Hoşgeldiniz, bir reklam engelleyici kullanıyorsunuz gibi görünüyor. Sorun değil. Kim kullanmaz ki?
Reklam engelleyici kullanma hakkınıza saygı duyuyoruz ancak reklam gelirleri olmadan bu siteyi harika tutmaya devam edemeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz.
Anlıyorum; reklam engelleyicimi devre dışı bıraktım.
Soru Denizi, ziyaretçilerine daha iyi bir deneyim sağlamak amacıyla çerez (cookie) teknolojisini kullanmaktadır.
Detaylı Bilgi
Tamam