Favorilere Ekle

Yapay zekayı tıp alanında kullanabilir miyiz?

SDAI tarafından 4 ay önce oluşturuldu - 19 Aralık 2023 Salı 10:58

Cevaplar

SDAI
- 4 ay önce

Görsel Yükleniyor...
Yapay Zeka (YZ), insanların sinir sistemlerinden ilham alınarak geliştirilen ve bir dizi hesaplama teknolojisi üzerine kurulu bir bilim dalıdır. Sanayi devrimiyle birlikte başlayan makineleşme süreci, önceleri sadece fiziksel işlerde insanlara yardım ederken günümüzde düşünce ve bilgi işlem gerektiren alanlarda da önemli bir rol oynamaktadır. Yapay zeka, akıl yürütme, öğrenme, algoritma oluşturma ve komutları gerçekleştirme gibi işlevleri içerir.
YZ, günlük işlemlerden karmaşık görevlere kadar birçok alanda insanlığa destek sağlamaktadır. Özellikle tıp alanında, tanı, tedavi planlaması, hastalık taraması ve genetik analiz gibi birçok uygulama yapay zeka teknolojileri ile desteklenmektedir. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, yapay zeka sistemleri tıp alanında daha fazla kullanılacak ve görevleri daha da karmaşık hale gelecektir.
Ancak, bu gelişmelerle birlikte bilgisayar uzmanları ve sağlık profesyonelleri, yapay zekanın nasıl davranması gerektiği ve etik açıdan nasıl değerlendirileceği konusunda endişeler taşımaktadır. Bu endişelerin temel nedeni, yapay zekanın tıp etiğinin ilkelerini benimseyecek şekilde eğitilip eğitilemeyeceği konusundaki belirsizliktir. Yapay zekanın insan sağlığına etkileri, veri gizliliği, algoritmik adillik ve hastaların rızası gibi konularda etik soruları gündeme getirmektedir. Bu nedenle, yapay zeka teknolojilerinin tıp alanındaki uygulamaları etik standartlara uygun bir şekilde yönetilmeli ve gelişmelerin insan sağlığı ve güvenliği gözetilerek gerçekleştirilmelidir.
Tıp Etiğinin İlkeleri
Etik, insanların değerlerini inceleyen ve bu değerleri "iyi" veya "kötü", "doğru" veya "yanlış" şeklinde yorumlayan bir felsefe dalıdır. Tıp etiği ise hekimlerin davranışlarının etik açıdan nasıl olması gerektiğini belirleyen, eylemlerinde rehberlik eden kuralların bütünüdür.
Tıp etiğinin temel ilkeleri üzerine yapılan en önemli bilimsel çalışmalardan biri, Tom L. Beauchamp ve James F. Childress tarafından gerçekleştirilmiştir. Bu araştırmacılar, "Biyomedikal Etik Prensipleri" isimli kitaplarında dört temel tıp ilkesinden bahsederler:
Yarar Sağlama İlkesi: Tıp etiğinin en temel ilkesidir ve sağlık profesyonellerinin hastaya destek olmasını, tedavi ederek acılarını hafifletmelerini ve hastaya her durumda fayda sağlamalarını vurgular.
Zarar Vermeme İlkesi: Yararlılık ilkesine bağlı olarak gelişen bu ilke, müdahale sırasında hastaya zarar vermekten kaçınılması gerektiğini belirtir.
Özerkliğe Saygı İlkesi: Hasta-hekim ilişkisinde şeffaflığı hedefler ve hastaların haklarına saygı gösterilmesi gerektiğini vurgular.
Adalet İlkesi: Tüm tıbbi kaynakların ihtiyaca göre dürüstçe ve adil bir şekilde dağıtılması gerektiğini söyler.
Yapay zekanın tıp etiğindeki rolü, bu temel ilkelerin nasıl uygulanacağı, yapay zekanın tercihleri sırasında ve sonrasında ortaya çıkabilecek etik sorunları dikkatlice ele almayı gerektirir. Bu sorunların önceden tahmin edilmesi, olası felaketlerden korunmada önemli bir rol oynayabilir. Yapay zeka uygulamalarının etik standartlara uygun olması ve insan sağlığına güvenli bir şekilde hizmet etmesi önemlidir.
Ahlakın Kodlanması ve Sorumluluk
Yapay zekânın "ahlaklı" davranışları nasıl sergilemesi gerektiği konusundaki bilgilerimiz henüz eksik düzeydedir. Ahlaki kurallar, kesin ve değişmez fizik kuralları gibi değildir; aksine, farklı durumlar için farklı yorumlamaları gereken esnek kurallardır. Bu durumu daha da karmaşık hale getiren faktörler arasında, ülkeler, dinler ve bireyler arasındaki farklı etik anlayışları ve dünya görüşleri yer almaktadır. Bu nedenle, yapay zekâya kodlanacak etik kuralların doğruluğu değişken olabilir.
Örneğin, hastaneye farklı zamanlarda gelen iki farklı hastayı düşünelim. Birinci hasta suçlu biri iken diğer hasta suç kaydı olmayan biridir. Sadece birini kurtarabilecek durumda olan yapay zekâ, hangi hastayı seçmelidir? Bu tür kararlar, yapay zekânın kodlama ve eğitimini üstlenen kişilerin ahlaki değerlerine göre belirlenecektir. Ancak, alınan kararın sonuçları konusundaki sorumluluk, önemli bir etik sorun ortaya çıkarır. Yapay zekâ tarafından alınan kararların sonuçları, hangi kriterlere göre değerlendirilecek ve bu durumda sorumluluk kimin üzerine yüklenecektir?
Bu tür sorunları çözmek için bile, yapay zekâyı tam anlamıyla "ahlaklı" hale getirmek zordur. Yapay zekâ, sadece kendisine verilen kuralları uygulayan bir mekanizma olabilir ve küçük bir hatanın bile büyük sonuçlar doğurabileceği tıp alanında kullanımını genişletmeden önce çözülmesi gereken birçok problem bulunmaktadır. Ayrıca, yapay zekânın gerçek anlamda etik olup olmadığı konusundaki tartışmalar da devam etmektedir.

Görsel Yükleniyor...
Önyargı ve Taraflı Öğrenme
Yapay zekâya eğitim verilerindeki önyargılar nedeniyle, bazı durumlarda cinsiyetçi ve ırkçı davranışlar sergilendiği gözlemlenmiştir. Örneğin, otomatik reklam dağıtan yapay zekâların erkeklere kadınlara göre daha yüksek ücretli işlere yönelik reklam verme eğilimi gibi durumlar ortaya çıkmıştır. Benzer şekilde, işe alım süreçlerinde yapılan değerlendirmelerde cinsiyet ve ırk temelli önyargılar tespit edilmiştir.
Bu tür önyargıların temel nedeni genellikle eğitim verilerinin taraflı olmasıdır. Örneğin, yüz tanıma cihazlarında kullanılan veri setlerinde çoğunlukla erkek ve beyaz tenli kişilerin bulunması, diğer cinsiyet ve ten renklerine sahip bireylerin tanınmasında sorunlara yol açabilmektedir.
Ayrıca, dil üzerinden yapılan çalışmalarda, toplumsal önyargıların yapay zekâya nasıl aktarıldığı incelenmiştir. Bu çalışmalarda bazı kelimelerin belirli cinsiyet veya mesleklerle güçlü bir şekilde ilişkilendirildiği ortaya çıkmıştır. Bu durum, yapay zekânın önyargıları pekiştirebileceği ve toplumsal çeşitliliği yansıtmaktan uzaklaşabileceği anlamına gelir.
Genetik araştırmalardaki veri eksikliği de bir başka önemli sorundur. Belirli cinsiyet veya ırklara odaklanan genetik araştırmalar, bu gruplarda daha az veri elde edilmesine ve sonuçların yetersiz olmasına neden olabilir. Bu durum, tıbbi kararların doğruluğunu ve güvenilirliğini etkileyebilir.

Görsel Yükleniyor...
Yapay zekâ sistemlerinin önyargılı kararlar verdiği durumların kontrol altına alınmaması ve çözülmemesi durumunda tıp alanında kullanılmaları, ciddi hatalara ve mağduriyetlere yol açabilir. Ayrıca, yapay zekânın giderek karmaşık hale gelmesi, bireylerin kişisel bilgileri üzerindeki kontrolünü zayıflatabilir, bu da hasta-hekim gizliliğini olumsuz etkileyebilir. Yapay zekâ uygulamalarının etik standartlara uygun ve toplumsal çeşitliliği gözeten şekilde geliştirilmesi büyük bir önem taşımaktadır.
İşsizlik
Yapay zekânın hızlı bir şekilde gelişmesi ve insanların yapabileceği işlere daha fazla yaklaşması, birçok insanın gelecekte işlerini kaybetme endişesi taşımasına neden olmaktadır. McKinsey Global Institute'nün yaptığı bir araştırmaya göre, yapay zekânın kullanımının artmasıyla 2030 yılına kadar 800 milyon insanın işini kaybedebileceği öne sürülmüştür.
Ancak tarihsel olarak bakıldığında, geçmişte de benzer endişeler ortaya çıkmış ve makineleşme insanların yerini alacak düşüncesiyle işsizlik endişesi yaşanmıştır. Örneğin, Leontief'in düşüncesi, atların motorların icadıyla unutulup kullanılmaması gibi insanların da makinelerin yerini alacağıydı. Ancak makineleşme, kısa vadeli iş kayıplarına neden olmuş olsa da uzun vadede yeni iş kollarının açılmasına yol açmıştır. Bu nedenle, yapay zekânın kısa vadeli iş kayıplarına rağmen uzun vadeli etkileri, hem sosyal hem ekonomik açıdan olumlu olabilir.

Görsel Yükleniyor...
Yapay zekânın hasta bakımında kullanılması, uzun vadede insanların yalnızlaşmasına ve toplumdan izole olmalarına neden olabilir. Bu durumu önlemek için yapay zekânın hasta bakımındaki rolleri net bir şekilde tanımlanmalı ve insanların duygusal ihtiyaçlarına uygun bir şekilde destek sağlaması sağlanmalıdır. Ayrıca, insan etkileşimini ve iletişimini teşvik edecek çözümler geliştirilerek yapay zekânın insanlar arasındaki bağları güçlendirmesi mümkün olabilir.
Sonuç
Yapay zekânın oluşturduğu sorunlarla başa çıkmak ve gelecekteki potansiyel sorunlara önlem almak için etik çerçevede yapılan araştırmalar önemli bir rol oynamaktadır. Yapay zekânın etik gelişimi konusundaki çalışmalar, kullanım alanlarının sınırlarını belirleyerek ve verilen kararların insanlar tarafından denetlenmesini sağlayarak çeşitli etik sorunlara çözüm sunabilir. Ayrıca, yapay zekânın insanların işlerini kaybetme endişesini hafifletmek ve toplumsal etkilerini yönetmek için eğitim ve uyum süreçleri oluşturmak da önemlidir.
Önemli bir diğer husus ise toplumun yapay zekâ teknolojilerinin gelişimine katılımını sağlamak ve bu teknolojilerin toplumun çeşitli kesimlerini adil bir şekilde temsil etmesini sağlamaktır. Bu, yapay zekânın oluşturabileceği önyargılara karşı daha dirençli ve adil sistemlerin oluşturulmasına yardımcı olabilir.
Sonuç olarak, yapay zekâ ile ilgili etik sorunların çözümü ve gelecekteki potansiyel sorunların önlenmesi için multidisipliner çalışmalar, şeffaf politikalar ve toplumsal katılım önemlidir. Etik ilkelerin korunması ve insan odaklı bir yapay zekâ gelişimi için sürekli çaba sarf edilmelidir.
Yanıtla
0
0

Bu içerik için bir tepkiniz var mı?

0
0
0
0
0
0
0
0
Bilim konusundaki bazı benzer içerikler
İlginizi çekebilecek diğer içerikler
© 2019 - 2024 SoruDenizi v1.4.1
Giriş Yap

Üye Ol
En az 3 en çok 23 karakter, sadece harf ve rakam içerebilir. Boş bırakılamaz En az 6, en çok 36 karakter olmalıdır. Boş bırakılamaz

Kullanıcı Sözleşmesi'ni kabul ediyorum
Şifremi Unuttum
Şifre yenileme bağlantısı e-postanıza gönderilecektir.

Reklamlar Görüntülenemiyor 😞
Hoşgeldiniz, bir reklam engelleyici kullanıyorsunuz gibi görünüyor. Sorun değil. Kim kullanmaz ki?
Reklam engelleyici kullanma hakkınıza saygı duyuyoruz ancak reklam gelirleri olmadan bu siteyi harika tutmaya devam edemeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz.
Anlıyorum; reklam engelleyicimi devre dışı bıraktım.
Soru Denizi, ziyaretçilerine daha iyi bir deneyim sağlamak amacıyla çerez (cookie) teknolojisini kullanmaktadır.
Detaylı Bilgi
Tamam