Hoşgeldiniz, bir reklam engelleyici kullanıyorsunuz gibi görünüyor. Sorun değil. Kim kullanmaz ki?
Reklam engelleyici kullanma hakkınıza saygı duyuyoruz ancak reklam gelirleri olmadan bu siteyi harika tutmaya devam edemeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz.
Cevaplar
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
- Aşinalık Nedeniyle Geri Tepme: Sahte bir iddiayı çürütmeye çalışırken, o sahte iddiayı tekrar etmek durumunda kalınabilir. İddianın tekrar edilmesi, kişilerde bir aşinalık etkisine sebep olabilir. Bu aşinalık sonucunda kişiler, çürütmeden ziyade, çürütmenin konu edindiği sahte bilgiyi hatırlayabilir ve ona inanabilirler.
- Aşırı Savunma Nedeniyle Geri Tepme: Güçlü gerçeklere karşı ileri sürülen zayıf sahtekarlıklar, gerçeğin savunucularının abartılı miktarda kanıt ileri sürerek o zayıf iddiayı ezip geçme çabasına dönüşebilir. Ancak sahte bir iddiaya karşı aşırı miktarda gerçek ileri sürmek, kişilerin zihninde sahte iddianın gerçek olabileceği izlenimini doğurabilir ("Bu kadar büyük bir direnç varsa, belki de bir şeyleri gizlemeye çalışıyorlar?" gibi). Sahtebilimde bolca başvurulan yüklü soru safsatası da bundan ileri gelmektedir: Sahtekarlar, bolca yüklü soru sorarak kişileri gereğinden fazla bilgi vermeye zorlarlar ve bu, izleyiciler üzerinde bir şeylerin gizleniyor olabileceği izlenimini doğurur.
- Dünya Görüşü Nedeniyle Geri Tepme: Birçok kişinin çok iyi oturmuş bir dünya görüşü vardır ve bu görüşün tehdit altında olduğunu hissettikleri anda, gerçeklere kulaklarını tıkayıp, kendi görüşlerini yüceltecek sahte iddialara sarılmayı seçebilirler. Bu, genellikle "geri tepme" kavramıyla eş anlamlı olarak kullanılabilen en sık görülen geri tepme etkisidir.
SonuçGörebileceğiniz gibi, inanç direnmesi ve geri tepme etkisi bir arada ele alındığında, insanın gerçeğe ulaşmasını zorlaştıran temel zihinsel engellerden biri olarak ortaya çıkmaktadır. Neyse ki, bu etkilerin farkında olmak, bu zihinsel engellere karşı direnmek için önemli bir adımdır ve bu yazıyı okuyarak, bu adımı atmış olursunuz.Ancak, herkesi bu konuda bilinçlendirmek oldukça zor bir görevdir. Bu durum, nesilsel atalet olarak adlandırabileceğimiz ilginç bir duruma yol açar: Bir nesil, kendi oluşturduğu gerçeklere sıkı sıkıya bağlanırken, diğer nesiller (örneğin genç nesil), araştırma ve deneyimleri sonucu ortaya çıkan gerçeklere yönelir. Bu nesillerin düşünce yapısını değiştirmek zordur, çünkü kendi dünya görüşlerini inşa ettikleri ve yoğun bir şekilde savundukları gerçeklerle karşı karşıya oldukları için, kendi önyargılarına ve inançlarına sıkı sıkıya bağlı kalma eğilimindedirler. Bu durum, insanlığın ilerlemesini önemli ölçüde kısıtlayabilir ve yavaşlatabilir.Bu bağlamda, büyük fizikçi Max Planck'ın ifadesi oldukça anlamlıdır: "Yeni bir bilimsel gerçek, karşıtlarını ikna edip onların ışığı görmesini sağlamakla bir zafer kazanmaz. Daha ziyade, bu karşıtlar nihayetinde ölürler ve yeni nesiller, gerçeklere alışık olarak büyür." Bu söz, değişimin ve gerçeklerle yüzleşmenin genellikle zamanla ve yeni nesillerin ortaya çıkmasıyla mümkün olduğunu vurgular.Bu içerik için bir tepkiniz var mı?