Favorilere Ekle

Korsenin hikayesi nedir?

SDAI tarafından 4 hafta önce oluşturuldu - 27 Mart 2024 Çarşamba 17:27

Cevaplar

SDAI
- 4 hafta önce

Görsel Yükleniyor...
Beden, özellikle incelikle ilişkilendirilen beden hassas bir konu olmuştur ve tarih boyunca hem erkekler hem de kadınlar tarafından idealize edilmiştir. İdeal beden için belirli formlar ve ölçüler belirlenmiş ve toplumda yaygın kabul görmüştür.
İngiltere'de, Kral VII. Edward'ın hüküm sürdüğü dönemde, kadınların ideal beden biçimi değişmeye başladı. Bu değişim, yeni tarzdaki korselerin popülerleşmesine neden oldu. Küçük, ince bel hala moda olmakla birlikte, kadın silüeti farklılaştı.
Korselerin tarihi, sıkıcı ve mahrem bir geçmişe sahiptir. "Ömrü aziz isteyen giymesin, ömrü leziz isteyen giysin" sözü bu konuda sıklıkla dile getirilir.
Bir insanın sadece sığabileceği büyüklükte bir odada bulunduğumuzu hayal edelim. Ne oturabilir ne de eğilebiliriz, sadece orada durmak zorunda kalırız. Üstelik her geçen dakika, odanın duvarları bize bir adım daha yaklaşmaktadır. Yaklaşıyorlar, yaklaşıyorlar... Ta ki üzerimize kapanana kadar... Bu korku-gerilim filmlerinden esinlenmiş bir sahneyle, içimizin bir tuhaf olduğunu kabul ediyorum... Ancak bir korse giyme durumunu ve hatta o korseyle bir gün geçirmeyi, duvarları her dakika bir adım daha üzerimize yaklaşan, yalnızca bir kişinin ayakta durabildiği bir odada bulunma durumundan pek farklı olmadığını anlatmak istedim.

Görsel Yükleniyor...
Sadece bir kişinin sığabileceği büyüklükte bir odada olduğumuzu hayal edelim.
Beden, özellikle incelikle ilişkilendirilen cinsel beden, tarih boyunca erkekler veya kadınlar tarafından idealize edilmiştir. Bu idealize edilmiş beden için belirli formlar ve ölçüler belirlenmiştir. İnsan bedeni, ancak belirli bir ölçüye kadar bu ideal forma ulaşabildiği için, bu görüntüye en azından dışarıdan sahip gibi görünmek için çeşitli aparatlardan veya aksesuarlardan yardım alınmıştır. Makyaj malzemeleri, saç aksesuarları bu yardımcı malzemelerin başlıcalarıdır ve insanlık tarihi kadar eskiye dayanırlar. Ancak hiçbiri, (Çin'deki kadınların giydikleri "Lotus" ayakkabısı ve Mursi kabilesindeki kadınların ağızlarında tuttukları tabak biçimindeki obje hariç) korse kadar sadomazoşist bir görsel illüzyon sunmamıştır.
Korse kullanma fikrinin ilk olarak kimin aklına geldiğini ve zaman içinde nasıl geliştiğini merak ediyorsanız, beni takip edin. Ancak lütfen küçük ve sessiz adımlarla ilerleyin, çünkü yolculuğumuz oldukça "mahrem" olacak.
Hasedimden prangalar eskittim: Antik Çağ

Görsel Yükleniyor...
Minos ahalisini giyinmek ve de görünmek için harcadığı bu eforu takdir ediyor ve antik çağın sisleri arasında ilerliyoruz…
Korse, bilindiği kadarıyla antik çağlarda, Girit Adası'nda yaşayan Minos medeniyeti tarafından icat edilmiştir. Çünkü, Minos medeniyetine ait antik çanak çömleklerde görülen resimlerde, hem erkeklerin hem de kadınların bellerini şekillendiren bir kayış kullandıkları gözlemlenir. Bu imgeler, kültürel olarak kadınlar ve erkekler için ideal güzellik algısının bu demir halkalı vücutlarda saklı olduğunu göstermektedir. Minoslu kadınlar kadar erkekler de ince bir bele sahip olmak istiyorlardı. Bu nedenle Minoslu kız ve erkek çocukları, bel bölgelerindeki büyümeyi durdurmak için büyüdükçe sıkışan bir kemer giyiyorlardı. Yunanlı kadınlar da bellerini şekillendirmek ve göğüslerini dik göstermek için giysilerinin dış kısmına "zona" adı verilen sert bir kuşak sarıyorlardı. Minos halkının giyinmek ve görünmek için gösterdiği bu çaba takdir edilir ve antik çağın sisleri arasında ilerlerken bu detayları göz önünde bulunduruyoruz.
Şeytan korse giyer: Orta Çağ
Orta Çağ'da kadınların korse giyip giymediği konusunda kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Çünkü bu dönemde kadınlar, hem mütevazi hem de vücut hatlarını vurgulamayan kıyafetleri tercih ediyorlardı. Tunikler ve uzun kıyafetler moda haline gelmişti. Şıklık ve gösteriş yerine rahatlık ve sadelik öncelikliydi. On ikinci yüzyılda, korse giymiş bir şeytan illüstrasyonu, korse kullanımına karşı gelişen muhalefetin somut bir göstergesi olarak kabul edilir.
Bu dönemde, vücudu şekillendirecek korse gibi ayrı bir kıyafet giymek yerine, mevcut kıyafetlerin belirli bölgelerine vücudun şekillenmesini sağlayacak eklemeler yapılıyordu. 1300'lerde yaşamış sosyal bilimciler, vücuda oturan kıyafetlerin altına beli ince göstermek için bandajların sarıldığını belirtiyorlardı. 1400'lerde ise önceki yüzyılların tabuları geride bırakılmıştı. Kadınlar, önü dantelli ve pirinç tellerle sertleştirilmiş korseler giymeye başladılar. Haydi, Orta Çağ'ın histerik kahkahalarla dolu karanlık sokaklarında daha fazla vakit kaybetmeden devam edelim.
Dekolte modası: 15. yüzyıl

Görsel Yükleniyor...
Agnès Sorel
On beşinci yüzyılın başlarında, Fransa'nın aristokrat kadınları sert veya önden ve arkadan bağcıklarla sıkıştırılmış iç çamaşırları tercih ediyorlardı. 1400'lerde, Fransa Kralı VII. Charles'in en gözde metresi ve aynı zamanda bilinen, resmi olarak kabul edilen ilk kraliyet metresi olan Agnès Sorel, bir Fransız mahkemesinde katıldığı bir etkinlikte göğüslerini tamamen ortada bırakan bir elbise giymiş ve bu şekilde Fransız aristokrat kadınlarında yeni bir moda başlatmıştır. Bu hareket, birçok Fransız kadının elbiselerinin yakalarını ya önden ya da arkadan keserek göğüslerini ve sırtlarını sergilemeye, sergiledikleri için de korse kullanmaya başlamalarına neden oldu. Agnès Sorel'in bu oldukça cesur gösterisinin ardından, Fransız kadınlarının şaşkınlık ve kıskançlık dolu dedikodularının yankıları hala günümüzde bile duyuluyor; kıskançlık ateşi içimizi yakıyor.
Güzellik tiranlığı: 16. yüzyıl

Görsel Yükleniyor...
Catherine de’ Medici
Fransa Kralı II. Henry'nin karısı olan ve 1519 ile 1589 yılları arasında yaşamış olan Kraliçe Catherine de' Medici, gaddarlığı ile ünlü bir kraliçeydi. Sevmediği veya kendisine ihanet eden kişileri çeşitli işkencelerle cezalandırıyordu. Ancak, dünya kadınlarına karşı yaptığı en büyük ve geri dönülemez kötülük, kadınların ince bel sahibi olmalarını yasaklamasıydı, mahkeme kararıyla bu yasağı uygulatmıştı. Kendi istediklerini yiyip içmekle birlikte, halkın alaycı bakışlarından korunmak isteyen kadınlar arasında korse kullanımı yaygınlaştı. Artık kıyafetler, vücuda göre şekillendirilmek yerine, vücudu giyilen kıyafete göre şekillendiren bir moda akımı başlamıştı. Korse, ön veya arkadan dantelli, bağcıklı, ayrı bir iç çamaşırı haline geldi. İspanya bu dönemde kendi korse modasını başlattı ve korseler, dik olarak yerleştirilmiş ahşap veya kemik çubuklarla desteklenerek değiştirildi. İspanya'nın öncülüğünde diğer ülkeler de kendi korse modalarını oluşturmaya başladılar.
İngilizler, hem erkekler hem de kadınlar için "Tudor Korseleri" olarak bilinen demir korseleri tercih ederken, Fransa, Almanya ve İtalya daha ince bir bel ancak daha geniş bir kalça oluşturmak için daha yumuşak bir tarz kullanıyorlardı. Daha sonraları, İngiltere Kraliçesi Elizabeth, "Tudor"dan esinlenen ancak daha az balina kemiği kullanarak daha az bel vurgusu yapan "Elizabeth Korsesi"ni yarattığını ifade edecekti. Bu dönemde yapılan tüm korselerin temel amacı, görsel bir illüzyon yaratmaktı. Ancak, kraliyet aileleri kendi ideallerine uygun bir güzellik standardı belirleyerek modadan ziyade kendi ideallerine odaklanmışlardı. Eğer izin verirseniz, Kraliçe Medici'nin adamlarından fark edilmeden buradan uzaklaşalım.
Portreden taşan moda: 17. yüzyıl

Görsel Yükleniyor...
Henrietta Maria
17. yüzyılda İngiltere Kraliçesi II. Mary ve aynı zamanda İngiltere Kralı I. Charles'ın karısı olan Fransa Prensesi Henrietta Maria, pek çok portrelerinde geniş göğüs dekolteleri ile tasvir edilmişlerdir. Bu nedenle, aristokratlar ve üst sınıflar arasında dekolte, statü ve güzelliğin sembolü olarak kabul edilmiştir. Bu görüntüyü elde etmek için korse kullanımı yaygınlaşmıştır. Modaya ayak uydurmak için sıkı dantelli korseler kullanan genç kızların sağlıklarıyla ilgili endişeler artmıştır. Bu dönemde elbiselerin ağırlaşması ve kemikli aparatların kullanılması, kadınları bu elbiselerle birlikte korse giyip giymeme konusunda şüpheye düşürmüştür.
Sevdicekten bir hediye: 19. yüzyıl
19. yüzyılın başlarında moda, yumuşak ve güzel ipekten yapılan, yüksek belli, uzun ve dökümlü elbiseler giymeyi içeriyordu. Bu dönemde korseler de saten, pamuk, ipek veya keten gibi malzemelerden yapılmaktaydı. Korseler, fildişi, balina kemiği, çelik ve ahşap gibi malzemelerle desteklenmişti. Romantik kocalar, eşlerine şiirlerle ya da kendi resimleriyle süslenmiş korseler hediye ediyorlardı.
Günümüzde tartışmalara yol açabilecek olan "Sen bana kalın belli mi demek istiyorsun şimdi?" türündeki hediye, o dönemde kadınlar arasında oldukça popülerdi. 19. yüzyılın ortalarına gelindiğinde ise sıkı bağcıklı ve ağır kemikli sert korseler, daha ince ve küçük bir bel görünümü sağlamak için popüler hale geldi.
1860'larda, belki de "Balinaları Koruma Derneği"nin kurulmadığından, korseler genellikle 60 ila 100 arasında balina kemiği kullanılarak yapılıyordu. Dönemin en büyük yeniliği, önden bağlama sistemine sahip korselerin kadınların kendi başlarına giyebilmesini sağlaması oldu. Kadınların bu şekilde kendi başlarına giyinebilir hale gelmesi, pek çok hizmetçinin zamanla işsiz kalmasına neden oldu.
Ezberler bozuluyor: 1904-1911

Görsel Yükleniyor...
Gibson Girl
İngiltere'de Kral VII. Edward'ın hüküm sürdüğü dönemde, ideal kadın biçimi değişmeye başladı ve bu değişim yeni tarzda korseleri beraberinde getirdi. Küçük, ince bel hala modaydı ancak kadın silüeti biçim değiştirdi. Korseler omuzları dik tutarken, büstü uzatıyor ve kalçayı bir eğri ile bitiriyordu. Bu görünüm, "Gibson Girl" portrelerinden esinlenen ve ideal fiziksel görünümü temsil ettiği iddia edilen Charles Dana Gibson tarafından kara kalemle çizilen kadınların siluetinden ilham alınmıştı. Bu dönemde idealize edilen kadın görünümüne "S-bend" adı verildi, çünkü bu kadın silueti S harfini anımsatıyordu. Viktorya döneminin sağlıksız kadın görüntüsünden sonra, bu dönemde idealize edilen kadın formu daha sağlıklı görünüyordu. Üstelik, korse artık iç organlara zarar vermeyecek şekilde değil, sadece dik bir duruş sağlamak amacıyla tasarlanıyordu. Korse, artık ipek yerine daha kullanışlı kumaşlardan yapılarak lüks bir aksesuardan çıkıp günlük hayatta kullanılan bir iç giyim eşyası haline geldi.
Savaş korseyi de vurdu: 1920-1950

Görsel Yükleniyor...
Fransız markası Christian Dior, 1947 yılında “New Look” koleksiyonunu Paris’te piyasaya sürerek modada yeni bir çağ başlattı.
Birinci Dünya Savaşı sırasında ve sonrasında, malzeme kıtlığı nedeniyle kadın modasında sadeleşme eğilimi gözlendi. Giysilerde hareket özgürlüğüne vurgu yapıldı, ancak kadınlar hala ince bir bel istiyorlardı. Bu nedenle, yarım korseler gibi beli sıkılaştırmayı hedefleyen tasarımlar ortaya çıkmaya başladı. İkinci Dünya Savaşı'nın başlamasıyla birlikte, moda endüstrisi kumaş kısıtlamalarıyla karşı karşıya kaldı. Fermuarların kullanımının yasaklanması, kanca kullanımının sınırlanması ve korselerde bağcıkların ve elastik kumaşların tercih edilmesi gibi önlemler alındı. 1945'te savaşın sona ermesi, moda endüstrisine derin bir nefes aldırdı. Ancak, malzeme kısıtlamaları birçok ülkede devam ettiği halde, Fransız markası Christian Dior, 1947'de Paris'te "New Look" koleksiyonunu piyasaya sürerek moda dünyasında yeni bir dönem başlattı. Bu koleksiyon, hatları genişletilmiş, beli daraltılmış ve kadınsı desenlerle süslenmiş elbiseleri içeriyordu ve bu akım tüm dünyada yayıldı. Daraltılmış bel hatları, korse pazarını yeniden canlandırdı.
Avrupa’dan ithal edilen kadın formu: Osmanlı’da korse

Görsel Yükleniyor...
Sultan Abdülmecid, bütün saray kadınlarının Batılı kadınlar gibi korse giymelerini emretti.
Bir sünnet düğünü öncesinde, Sultan Abdülmecid, saray kadınlarının tümünün Batılı kadınlar gibi korse giymelerini emretti. Ancak, bu emrin ardından harem dairesinde nasıl bir giyinme seremonisinin yaşandığı veya kadınların bu emre ne kadar zorlandığı hakkında kesin bir bilgi bulunmamaktadır. Ancak, saray ve çevresindeki Avrupai tarzdaki kıyafetler ve altına giyilmesi gereken korse, kısa bir süre içinde üst tabaka ve bazı orta tabaka kadınlar arasında bir trend başlattı. Ancak, muhafazakar orta ve alt tabaka kadınlar, Avrupa taklitçiliği olarak gördükleri bu giyim tarzına karşı tepkilerini, vapurlarda veya diğer toplu mekanlarda karşılaştıkları böyle giyinen kadınlarla alay ederek gösterdiler.
Sultan Abdülaziz döneminde, iade-i ziyaret kapsamında İstanbul'a gelen Fransa Kraliçesi Eugénie, sarayda ağırlanmış ve hem saraylı hanımlar hem de Padişah kendisi Eugénie'nin giyim tarzından oldukça etkilenmiştir. Bu ziyaretin ardından Avrupa modası, Osmanlı üst tabakasındaki kadınlar arasında daha da yaygınlaşmıştır. Aynı dönemde, korse ve bu yeni giyim tarzıyla ilgili pek çok eleştiri yazısı kaleme alınmış, kadın dergileri ve mizah dergileri bu yeni akımı tartışmıştır. Türk kadınını Avrupalı kadınların beden ölçülerine sıkıştıran ve onları hareket etme alanı bırakmayan korse, Devlet-i Aliye'nin sokaklarındaki kadın figürlerini, Avrupa sokaklarındaki figürlere benzer hale getirmişti. Bu dönemde, ilk resimli moda dergisi olan Mehasin'in yayın hayatına başlamasıyla, bu tartışmalar daha da kızıştı.
Emine Semiye Hanım'ın Hanımlara Mahsus Gazete'de yayınlanan bir yazısında, kadınların korse giymeye alıştıklarını ancak bu giysilerin sağlık açısından riskler taşıdığını belirtmiş, korselerin metal balenleri konusunda endişelerini dile getirmiş ve balensiz spor korseleri tavsiye etmiştir. Bir başka kaynakta ise, 1864 yılında vezir olan ve 1871-1883 yılları arasında Londra'da büyükelçilik yapan Kostaki Müzürüs Paşa'nın hanımının, Abdülaziz'in Londra seyahati sırasında şerefine düzenlenen bir yemek sırasında öldüğüne dair bilgilere yer verilmektedir. Abdülhamid'in anlattığına göre, Madam Müzürüs'ün ölümü sırasında yaşanan olaylar, Avrupalı kadın bedenine sıkıştırılan Türk kadınına yönelik bir işkenceyi açıkça ortaya koymaktadır.

Görsel Yükleniyor...
Avrupalı kadın bedenine sıkıştırılmış Türk kadınının maruz kaldığı işkenceyi açıkça sahneliyor.
Cenap Şahabettin'in, moda ve giyim üzerine eleştirileriyle tanınan bir figür olduğunu belirten Enis Tahsin Til, Şahabettin'in "Sulhiyyun ve Nisaiyyun" adlı yazısından alıntılar yaparak, Şahabettin'in Avrupa'dan ithal edilen kadın silüetini eleştiriye açtığını vurguluyor. Özellikle, Halit Ziya'nın romanlarını tasvir ederken kullandığı ifadelerin, kadın bedenini korse ile sıkıştırarak "sahte hissiyat" oluşturduğunu öne sürdüğüne dikkat çekiyor.
Fatma Aliye Hanım'ın Osmanlı'da Kadın isimli kitabından naklen bir düğün öncesi giyinme sürecini aktaran Til, hanımlar arasındaki korse tartışmalarını ve giyim tercihlerini yansıtıyor. S. Hanım'ın korsesinin bağlanmasında yaşadığı rahatsızlığı dile getirmesi ve arkadaşlarıyla yaptığı atışmaları aktarıyor. Özellikle, "Giymeyiniz" ya da "giymemek" arasında seçim yapma zorluğunu vurguluyor.
Daha sonra, Midhat Efendi'nin korse hakkındaki yazılarının konuşulduğu bir bölümde, kadınların korse giymesi konusunda karar verme zorluğuna işaret ediliyor. Fatma Aliye Hanım'ın, Midhat Efendi'nin bu konudaki yazılarını okuduktan sonra "İkisinden birini seçmek sana kalmış, Midhat Efendi senin gönlün değil ya" sözleriyle konuyu özetlediği ifade ediliyor.
Son olarak, hanımın giyinme sürecinde yaşadığı deneyimler ve kendi korsesini nasıl bağladığına dair açıklamaları aktarılıyor. Hanımın, korsenin sıkılığını ilk kez giydiğinde birine sıktırarak kendisine yardım ettiğini ve sonrasında kendi başına bağladığını belirttiği ifade ediliyor. Ayrıca, hanımın korse bağlama sürecindeki tercihleri ve rahatlığına dair görüşleri paylaşılıyor.
Kraliçelerden/sultanlardan, sahnenin kraliçelerine/sultanlarına: 1980’lerden günümüze
1980'ler, tasarımcıların ünlüler kadar popüler olduğu bir dönemin başlangıcıydı. Süper modeller ve sahne performansı sergileyen ünlüler, tasarımcıların kıyafetleriyle boy gösteriyordu. Bu dönemde kıyafetler sıkılaştı, sıkılaşan kıyafetlerin altındaki kusurları kapatmak için korseler olmazsa olmaz bir parça hâline geldi. Bir zamanlar kraliçelerin ve aristokratların başlattığı moda akımları ve ideal form ölçüleri, bugünün sahne kraliçeleri tarafından bir virüs gibi yayılıyordu. Ancak, günümüzde korse, ne Minoalılar gibi vücut gelişimini engellemek için ne de Kraliçe Medici'nin mahkeme kararıyla belirlediği ideal ölçüleri yanıltmak için kullanılıyor. Korse bugün, kimseciklerin asla ve kat'a kullanmadığını iddia ettiği, kullanıcıları tarafından büyük bir özenle gizlenen küçük bir sır olarak saklanıyor.
Yanıtla
0
0

Bu içerik için bir tepkiniz var mı?

0
0
0
0
0
0
0
0
İlginizi çekebilecek diğer içerikler
© 2019 - 2024 SoruDenizi v1.4.1
Giriş Yap

Üye Ol
En az 3 en çok 23 karakter, sadece harf ve rakam içerebilir. Boş bırakılamaz En az 6, en çok 36 karakter olmalıdır. Boş bırakılamaz

Kullanıcı Sözleşmesi'ni kabul ediyorum
Şifremi Unuttum
Şifre yenileme bağlantısı e-postanıza gönderilecektir.

Reklamlar Görüntülenemiyor 😞
Hoşgeldiniz, bir reklam engelleyici kullanıyorsunuz gibi görünüyor. Sorun değil. Kim kullanmaz ki?
Reklam engelleyici kullanma hakkınıza saygı duyuyoruz ancak reklam gelirleri olmadan bu siteyi harika tutmaya devam edemeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz.
Anlıyorum; reklam engelleyicimi devre dışı bıraktım.
Soru Denizi, ziyaretçilerine daha iyi bir deneyim sağlamak amacıyla çerez (cookie) teknolojisini kullanmaktadır.
Detaylı Bilgi
Tamam