Favorilere Ekle

Süleymaniye Camii' nin mimarisi nasıldır?

SDAI tarafından 7 ay önce oluşturuldu - 26 Nisan 2024 Cuma 20:00

Cevaplar

SDAI
- 7 ay önce
Süleymaniye Camisi'nin çift cidarlı kubbeleri az bilinen bir konu. Bu hususa dair çok az sayıda yayın mevcut. Ancak, mimarlık tarihi ve restorasyon alanlarında uzmanlaşmış kişiler tarafından yazılmış olan bu yayınlardaki bazı hatalar gözden kaçıyor. Dahası, bu hatalı bilgiler, birbirlerine referans vererek literatürde yayılmasına ve başka yayınlara da girmesine neden oluyor. Bu yazı, Süleymaniye Camisi'nin çift cidarlı yan sahın kubbelerine ilişkin literatüre geçmiş olan bu yanlış bilgileri göstermek, bu hataların düzeltilmesini sağlamak ve başka yayınlarda bu yanlış bilgilere referans verilerek daha fazla yayılmasını engellemek amacıyla kaleme alınmıştır. Bu yazının sonunda, bu konuda yapılan yayınlara değineceğim ancak öncelikle Süleymaniye Camisi'ndeki çift cidarlı kubbeleri anlatmak istiyorum.
Çift cidarlı kubbelere geçmeden önce, Süleymaniye Camisi'nin kubbe düzenine kısaca bir göz atmak önemlidir. Resim 1'den de görülebileceği gibi, Süleymaniye Camisi'nin ana kubbesi, güneydoğu ve kuzeybatı yönlerinde birer yarım kubbe ile desteklenirken, kuzeydoğu ve güneybatı yönlerindeki yan sahınlarda bulunan üçer adet kubbe ile desteklenmiştir.

Görsel Yükleniyor...
RESİM 1: Süleymaniye Camisi’nin kubbe kurgusu. (Fotoğraf: “Mimar Sinan Mühendisler Birliği’nin” hazırladığı “Bir Medeniyet İnşası” adlı belgeselden alınan ekran görüntüsü)
Caminin yan sahınlarında, köşe kubbeleriyle birlikte toplam beş kubbe bulunmaktadır. Resim 2'de gösterildiği gibi, yan sahınların uçlarında köşe kubbeleri yer almaktadır ve bu köşe kubbelerinin yanlarında payandalar bulunmaktadır. Her iki payanda arasında ise üç yan sahın kubbesi bulunmaktadır.

Görsel Yükleniyor...
RESİM 2: Süleymaniye Camisi’nin yan sahın kurgusunun detayları. (Fotoğraf: “Mimar Sinan Mühendisler Birliği’nin” hazırladığı “Bir Medeniyet İnşası” adlı belgeselden alınan ekran görüntüsü)
Şimdi asıl konumuz olan çift cidarlı kubbelere dönebiliriz. Süleymaniye Camisi'nde toplamda 8 adet çift cidarlı kubbe bulunmaktadır. Bu 8 kubbe, iki farklı grupta toplanmaktadır. İlk grup, yan sahınlarda bulunan ve a-b-a-b-a ritmiyle bir büyük, bir küçük olarak sıralanan kubbe dizisi içindeki küçük kubbelerin oluşturduğu gruptur. Resim 3'te A1, A2, A3 ve A4 olarak adlandırılan bu kubbeler, yazının devamında "küçük yan sahın kubbeleri" olarak anılacaktır. İkinci grup ise, ana kubbenin dört köşesindeki ağırlık kulelerinden başlayarak yan sahınlara doğru uzanan ve basamaklar halinde alçalan payandaların yan cephe hizasını biraz geçerek sonlandığı noktada bulunan küçük odaların üzerindeki kubbelerdir. Resim 3'te B1, B2, B3 ve B4 olarak adlandırılan bu kubbeler, yazının devamında "payanda odalarının kubbeleri" olarak tanımlanacaktır.

Görsel Yükleniyor...
RESİM 3: Süleymaniye Camisi’nin çift cidarlı kubbeleri. (Fotoğraf: “Mimar Sinan Mühendisler Birliği’nin” hazırladığı “Bir Medeniyet İnşası” adlı belgeselden alınan ekran görüntüsü)

Görsel Yükleniyor...
RESİM 4: Süleymaniye Camisi’nin kuzeydoğu cephesindeki çift cidarlı kubbeler. A1 ve A2 olarak işaretlenen kubbeler çift cidarlı “küçük yan sahın kubbeleri”dir. B1 ve B2 olarak işaretlenen kubbeler ise çift cidarlı “payanda üstü odaları”dır. Üzerlerine X işareti konan 3 adet yan sahın kubbesi ise birçok yayında yanlış bir şekilde çift cidarlı olarak tanımlanan ama aslında tek cidarlı olan kubbelerdir.

Görsel Yükleniyor...
RESİM 5: Süleymaniye Camisi’nin güneybatı cephesindeki çift cidarlı kubbeler. Ağırlık kulelerinden başlayarak kademe kademe alçalan ve cepheden biraz öne taşacak şekilde sonlanan payandaların üzerinde bulunan “payanda odalarının kubbeleri” ile yan cepheden epey içeride kalan “küçük yan sahın kubbeleri” resimde işaretlenmiştir. 
A- KÜÇÜK YAN SAHIN KUBBELERİ:
Süleymaniye Camisi'nde bulunan her iki yan sahında da 5'er adet kubbe bulunmaktadır (bkz. Resim 1). Bu kubbeler, a-b-a-b-a ritmiyle sıralanır, yani bir büyük ve bir küçük olarak dizilirler. Yan sahınlarda yer alan 5'er kubbeden sadece 2'si çift cidarlıdır. Ancak birçok yayında, yan sahın kubbelerinin tamamının çift cidarlı olduğu yanılgısı oluşmuş ve hatta bazı kesitlerde yanlış bir şekilde çift cidarlı olarak gösterilmiştir.
Yan cephede dikkatlice incelendiğinde, çapı daha küçük olan iki kubbenin kilit taşı kotunun, çapı daha büyük olan diğer üç kubbenin kilit taşı kotu ile neredeyse aynı hizada olduğu görülebilir (bkz. Çizim 1). Bu çift cidarlı iki kubbenin, çapları daha büyük olan ve kasnak kotu da kendileriyle aynı olan diğer üç yan sahın kubbesi ile neredeyse aynı kilit taşı kotunda olmaları, aslında yan sahın kubbelerinin tamamının değil, sadece küçük olanlarının çift cidarlı olduğunun bir kanıtıdır. Çünkü çapları farklı olan bu kubbelerin hepsi çift cidarlı olsaydı, cidarlar arasındaki hacim de çapla orantılı olarak farklı olurdu.

Görsel Yükleniyor...
ÇİZİM 1: Süleymaniye Camisi güneybatı cephesinde yan sahın kubbelerinin kilit taşı hizaları 
Küçük yan sahın kubbelerinin cidarları arasındaki boşluğa, içlerine açılan birer kapıdan girmek mümkündür. Ancak, Süleymaniye Camisi'ndeki bu çift cidarlı kubbe kapılarının konumları, görülmelerini tamamen engeller. Çift cidarlı kubbelerin içine açılan kapılar, ağırlık kulelerine bakan gizli bir köşede bulunduğundan, doğrudan yanlarına gidilmeden görülmeleri neredeyse imkânsızdır (bkz. Resim 6). Muhtemelen bu nedenle, bu kapılar daha önce çizilen Süleymaniye Camisi rölövelerinde hiçbir zaman kurşun planına işlenmemiştir. Bu eksiklik, 2007 yılında Total Station kullanılarak çizilen projede de geçerlidir.

Görsel Yükleniyor...
RESİM 6: Süleymaniye Camisi’nin çift cidarlı “küçük yan sahın kubbeleri”nin cidarları arasına açılan ve hiçbir Süleymaniye Camisi rölövesinde çizilmemiş olan kapıların konumları

Görsel Yükleniyor...
RESİM 7: Solda: Çift cidarlı “küçük yan sahın kubbesi”nin kapı detayı. Sağda: Kapı aralığından çift cidarlı kubbenin içine bakış

Görsel Yükleniyor...
RESİM 8: Çift cidarlı küçük yan sahın kubbelerinden birinde, iki kubbe arasının görünüşü 

Görsel Yükleniyor...
RESİM 9: Çift cidarlı “küçük yan sahın kubbeleri”nden birinin, ana kubbe askı kemerine bakan arka yarısının sıra dışı formu. 
Yan sahın kubbelerinden geçen kesite bakıldığında (bkz. Çizim 2), sırasıyla bir tane "büyük ve tek cidarlı", bir tane "küçük ve çift cidarlı" olacak şekilde a-b-a-b-a ritmiyle dizilen yan sahın kubbelerinin yapıları ve ana kubbeyi yanlardan destekleyen payandalarla ilişkileri daha net anlaşılır:

Görsel Yükleniyor...
ÇİZİM 2: Süleymaniye Camisi kuzeydoğu yan sahnından geçen kesit
Bu kesitte, çift cidarlı kubbelerin içlerine girilebilmesine rağmen - büyük ihtimalle bu özelliğin bilinmemesinden dolayı - içlerine girilemezmiş gibi çizildikleri görülmektedir. Aynı projede yer alan kurşun planında da kubbelerin içlerine açılan kapılar gösterilmemiştir. Muhtemelen Total Station ile yapılan yan cepheden taramalara dayanarak, bu kubbelerin her yönden aynı olduğu düşünülmüş ve arka planda kalan kapılar gözden kaçmıştır. Bu durum, günümüzde dahi lazerli özel cihazların kullanıldığı tarihi yapı rölövelerinde özgün ve önemli detayların atlanabileceğini göstermektedir.
Şimdi de yan sahında bulunan beş adet kubbeden tam ortada bulunan kubbelerden geçen kesiti inceleyelim.

Görsel Yükleniyor...
ÇİZİM 3: Süleymaniye Camisi’nde yan sahınların ortasında bulunan kubbelerden geçen kesit
Bu kesitte bulunan oldukça ilginç bir detaya dikkatinizi çekmek istiyorum: Ana kubbe ile yan sahın kubbesi arasında yer alan ve daire içine alarak işaretlediğim pencereler, caminin içinden yine caminin içine açılıyorlar. Bu ilişkiyi daha doğru anlamak için bu noktanın dışarıdan çekilmiş bir fotoğrafına da bir göz atalım.

Görsel Yükleniyor...
RESİM 10: Minare şerefesinden çekilmiş bir fotoğrafta, Süleymaniye Camisi güneybatı cephesinde ana kubbe askı kemerinin altındaki duvardan, yan sahnın ortasında bulunan kubbenin içine açılan pencerenin bağlantı detayı
Şimdi bu ilişkiye bir de içeriden bakalım:

Görsel Yükleniyor...
RESİM 11: Ana kubbe altından çekilen fotoğrafta, Süleymaniye Camisi ana kubbesinin kuzeybatı cephesindeki askı kemerinin altındaki duvardan, yan sahında ortada bulunan kubbenin içine açılan pencere daire içine alınmıştır. 
Ana kubbe askı kemerinin altında bulunan üç sıra pencerenin biri hariç tamamından cami içine ışık gelirken, en alt sıranın ortasında bulunan pencereden ışık gelmemesinin sebebi, bu pencerenin dışarıya değil, yan sahında ortada bulunan kubbenin içine açılmasıdır. Şimdi aynı pencereye, bir de kuzeybatı yan sahnında ortada bulunan kubbenin altından bakalım.

Görsel Yükleniyor...
RESİM 12: Kuzeybatı yan sahnının ortasında bulunan kubbenin altından çekilen fotoğraf. Süleymaniye Camisi ana kubbesinin askı kemeri altındaki duvardan yan sahında ortada bulunan kubbenin içine açılan pencere işaretlenmiştir.
Ana kubbe askı kemerinin altında bulunan üç sıra pencerenin biri hariç tamamından cami içine ışık gelirken, en alt sıranın ortasında bulunan pencereden ışık gelmemesinin sebebi, bu pencerenin dışarıya değil, yan sahında ortada bulunan kubbenin içine açılmasıdır. Şimdi aynı pencereye, bir de kuzeybatı yan sahnında ortada bulunan kubbenin altından bakalım.
B- PAYANDA ÜSTÜ ODALARININ ÇİFT CİDARLI KUBBELERİ:
Süleymaniye Camisi'nde bulunan ikinci grup çift cidarlı kubbeler Resim 1'de, B1, B2, B3 ve B4 numaraları ile gösterilmiştir. Bu "payanda üstü odaları" toplamda dört adettir. Lokma parmaklıklı üçer penceresi bulunan bu odaların üst örtüleri çift cidarlı olmakla birlikte, aslında iç içe iki kubbeden oluşmazlar. Bu üst örtülerin dış cidarında bir kubbe bulunurken, odanın tavanını oluşturan iç cidar kubbe yerine aynalı tonoz ile örülmüştür. Kubbe ile aynalı tonoz arasında kalan hacme ise girilemez.

Görsel Yükleniyor...
ÇİZİM 4: Payanda odası üstündeki çift cidarlı kubbelerden birinin görünüş ve kesitleri 

Görsel Yükleniyor...
RESİM 13: Payanda üstü odalarından birinin, kurşunluk katından görünüşü.

Görsel Yükleniyor...
RESİM 14: Payanda üstü odalarından birinin aynalı tonoz tavanına alttan bakış. 
SÜLEYMANİYE CAMİSİ’NİN ÇİFT CİDARLI YAN SAHIN KUBBELERİNE İLİŞKİN YAYINLARA ELEŞTİREL BİR BAKIŞ:
1- UĞUR TANYELİ’NİN “MİMAR SİNAN: TARİHSEL VE MUHAYYEL” ADLI, 2020’DE BASILAN KİTABI:
Sayfa 262'de yer alan ve kitabın "Görseller İçin Kaynakça" kısmında Uğur Tanyeli'ye ait olduğu belirtilen çeyrek aksonometrik kesit, yan sahında ortada bulunan kubbeden geçiyor. Gerçekte tek cidarlı olan bu kubbe, söz konusu çizimde çift cidarlıymış gibi gösterilmiş. Aynı kesitte; yazımda Çizim 3'te, Resim 10, 11 ve 12'de gerçek durumunu belgelediğim pencerenin, yan sahında ortada bulunan kubbe ile ilişkisi de hatalı olarak gösterilmiş (bkz. Resim 15 ve 16).

Görsel Yükleniyor...
RESİM 15: “Mimar Sinan Tarihsel ve Muhayyel” sayfa 262.
Sayfanın üstünde yer alan çeyrek aksonometrik kesitte, yan sahnın ortasındaki kubbe hatalı olarak çift cidarlı olarak gösterilmiş. Aynı sayfada altta yer alan resmin yanındaki açıklamada da hatalı olarak "iç içe çifte kubbeli üçlü örtü sistemi" yazıldığı görülebilir. Gerçekte, bu üç kubbeden ortada yer alan kubbe tek cidarlıdır.

Görsel Yükleniyor...
RESİM 16: “Mimar Sinan Tarihsel ve Muhayyel” sayfa 262’deki aksonometrik kesitte “muhayyel” bir kubbe ve hatalı bir pencere detayı.
Resim 16'da dikdörtgen çerçeve içine aldığım pencerenin yan sahında bulunan kubbe ile ilişkisi hatalı çizilmiş. Gerçekte bu pencere, yan sahındaki kubbenin içine açılıyor (bkz. Resim 10, 11, 12). Ayrıca yan sahındaki kubbe de hatalı olarak çift cidarlı olarak çizilmiş. Bu kubbe gerçekte çift cidarlı değil, tek cidarlı. Sayın Uğur Tanyeli'nin, kapsamlı bir rölöveye dayanmadan çizilemeyecek olan bir çeyrek aksonometrik kesitte, kubbenin gerçekte var olmayan alt cidarını nasıl çizdiği, gerçekte var olmayan bu cidarın et kalınlığını veya kavisini nasıl belirlediği anlaşılır gibi değil…
Şimdi kitabın 258. sayfasında, bu konuya değinen kısmı okuyalım.
“Önemi ve göndermesinin anlamı ilk kez Gülsün Tanyeli ile Kani Kuzucular tarafından ortaya konulan ‘… minarelerinden kapu açılub bir kaç fevkani küçük kubbeler erbab-ı te’lif içün tedarük olunub bu san’atı bir üstad itmemüşdür’ ifadesi ise, varlığının farkına 1990’lara kadar varılmamış, çoğu rölövelerde hiç çizilmemiş, üst üste (biri aşağıda gizli, diğeri dıştan görünür nitelikte) çifte kubbelerden oluşan yan sahın örtülerini anlatmaktadır. Gerçekten de Süleymaniye’nin yan sahınlarının örtü sistemi aşağıda sadece iç mekândan görülebilen, dış mekândaysa o örtü sisteminin üzerine yerleştirilmiş ve dıştan görülebilen bir dizi kubbeden oluşur. (…) Ana kitlenin köşe kubbelerinde üst kubbe aşağıdakinin düşey ekseniyle çakışır. Orta kesimdeki a, b, a dizilimli olanlardaysa üst kubbeleri daha kavranabilir kılmak için aynı çakışma yoktur. Üsttekiler dış cepheye doğru ötelenmişlerdir. Tuhfe’deki alıntı bunun gerekçesini de açıklıyor: Bunlar “erbab-ı te’lif” için yapılmıştır. Terim Osmanlıca’da metinler ve şiirlerdeki ifade bozukluklarını niteleyen “za’af-ı te’lif” tamlamasına gönderme yapar. Onun zıtanlamlısı olarak kullanılmıştır. Görüntü zaafı yaratan alçak alt kubbelerden oluşan bir sistemi düzeltmek amacıyla bir dizi “tashih etme erbabı”, yani fevkani kubbeler inşa edilmiştir. Fevkaninin alttaki bir yapısal öğenin üstünde konumlanan ikincil elemanı niteleyen anlamı zaten tereddüde yer bırakmaz.”
Görüldüğü üzere, metinde, köşe kubbeleri de dâhil olmak üzere, yan sahınlarda yer alan 5'er kubbenin tamamı çift cidarlı olarak tarif edilmiştir.
Metindeki bir diğer gariplik, aslında tek cidarlı olan köşe kubbelerinin, gerçekte mevcut olmayan alt cidarlarından bahsedilmekle kalmayıp, mevcut olmayan bu alt cidarlara ilişkin gayet spesifik detaylardan da bahsedilmesidir: "Ana kitlenin köşe kubbelerinde üst kubbe aşağıdakinin düşey ekseniyle çakışır."
Metinde irdelenmesi gereken bir nokta da, Tuhfetü'l Mimarin'de geçen "erbab-ı te'lif" ifadesinin aslında "za'af-ı te'lif" ifadesine bir gönderme olduğuna ve onun zıddı olarak kullanıldığına ilişkin iddiadır. Ne var ki bu iddia ilk olarak Gülsün Tanyeli ve Kani Kuzucular'ın, yazının devamında değineceğimiz makalesinde dile getirildiğinden, bu konuya söz konusu makale kapsamında değineceğim.
2- GÜLSÜN TANYELİ ve KANİ KUZUCULAR’IN “OSMANLI MİMARLIĞINDA ÇİFT ÖRTÜ SİSTEMİ” BAŞLIKLI, 1999 TARİHLİ MAKALESİ:
Uğur Tanyeli'nin "Mimar Sinan: Tarihsel ve Muhayyel" adlı kitabında referans verdiği bu makaleye bakınca, Uğur Tanyeli'nin kitabında kullandığı çeyrek aksonometrik kesitin aynısını yine karşılaşıyoruz. Anlaşılan Uğur Tanyeli'nin 2020'de basılan kitabında yer alan kesit, ilk olarak 1999'da yayınlanan bu makalede kullanılmış. Söz konusu bu makalede de kesitin Uğur Tanyeli'ne ait olduğu belirtilmiş.
Uğur Tanyeli'nin kitabında yer verdiği "erbab-ı te'lif" ifadesinin "za'afı te'lif" ifadesine gönderme olduğu ve onun zıt anlamlısı olarak kullanıldığı yönündeki iddianın da daha önce bu makalede yer aldığı görülüyor.
Uğur Tanyeli'nin "Ana kitlenin köşe kubbelerinde üst kubbe aşağıdakinin düşey ekseniyle çakışır" ifadesi ile değindiği "Süleymaniye Camisi'ndeki çift cidarlı kubbelerden bazılarında alt ve üst kubbelerin eksenlerinin hizalı olduğu, bazılarında ise hizasız olduğu" şeklinde özetlenebilecek iddianın da bu makaleye dayandığı anlaşılıyor.
Şimdi makalenin ilgili kısmını okuyalım.
“Şehzade’deki çift örtü sisteminin daha karmaşık bir biçimiyle Süleymaniye’nin yan sahınlarının örtülerinde karşılaşılır. Burada caminin yan sahınının tüm örtüsü planda A-B-A-B-A ritmiyle dizilir. Onun üstünde de aynı ritimle dizilen ama çok daha yüksekte konumlandırılmış bir ikinci örtü vardır. Üstelik, dizinin ortadaki B-A-B parçası alttaki kubbe dizisinin düşey eksenleri üzerinde de konumlanmaz (Resim 8, 9). Neredeyse aykırı denebilecek biçimde yerleştirilmiştir. (…) İlginç olan ise, daha yapıldığı çağda bile Tuhfetü’l Mimarin’de tanımlanmış oluşudur. Metin şöyle diyor: ‘(…) kubbe-i şerife etrafında minarelerden kapu açılub birkaç fevkanî küçük kubbeler erbab-ı te’lif içün tedarük olunub bu san’atı bir üstad etmemişdir…’ Yazar bu metinde ‘za’f-ı te’lif’ kavramı ile ‘erbab-ı telif’, tamlaması arasında bir söz oyunu yapmaktadır. Metin dolaylama yaparak mimari çözümdeki ifade düşüklüğünün ‘erbab-ı te’lif’ aracılığıyla giderildiğini anlatmaktadır. Söz oyunu ikili bir anlam getirmektedir. Şöyle ki, ‘erbab-ı te’lif’ hem uzlaştırmaya yetenekli demektir, hem de ‘za’f-ı te’lif’ (ifade düşüklüğü) kavramının karşıt anlamlısı olarak kullanılmaktadır.”
Kanımca, Tuhfetü'l Mimarin'de geçen "birkaç fevkanî küçük kubbeler" ifadesinin yan sahında bulunan çift cidarlı kubbelere işaret ettiğinin tespit edilmesi literatüre büyük bir katkıdır. Diğer yandan bu makalede de, diğer birçok kaynaktaki hata tekrarlanarak, yan sahının kubbelerinin tamamının birden çift cidarlı olarak nitelendiği görülüyor. Yine aynı makalede, yan sahının ortasında bulunan ve aslında tek cidarlı olan kubbenin -gerçekte var olmayan- alt cidarı ile üst cidarının düşey eksenlerinin çakışmadığı iddia edilmiştir.
Makaleye ilişkin irdelenmesi gereken bir başka husus da, "erbab-ı te'lif" ifadesinin "za'afı te'lif" ifadesine gönderme olduğu ve onun zıt anlamlısı olarak kullanıldığı iddiasıdır. Bu iki ifade arasında bir ilişki olduğu yönündeki çıkarım, bir tahminden ibaret olmasına rağmen, makalede bu konuda temkinli bir dil yerine, kesin bir dil kullanılmış ama söz konusu ifadeler arasındaki ilişkinin herhangi bir argümanla desteklenmemiştir. Bu haliyle bu ifadelerin ilişkili olduğu savı ikna edici bir şekilde ortaya konamamıştır.
Yeri gelmişken, Tuhfetü'l Mimarin'de geçen "birkaç fevkanî küçük kubbeler" ifadesi üzerinde bir tahmin de ben yapmak istiyorum. Buradaki "fevkanî" ifadesinin çift cidarlı kubbelere atıf yaptığı açık. Yazımda da gösterdiğim üzere, yan sahınlarda bulunan 5'er adet kubbenin 3'ü büyük çaplı ve tek cidarlı iken, 2'si küçük çaplı ve çift cidarlıdır. Yine aynı alanda bulunan "payanda üstü odaları" da oldukça küçük çaplı ve çift cidarlı kubbelerdir. Bu durumda "birkaç fevkanî küçük kubbeler" ifadesindeki "küçük" kelimesi ile "yan sahınlardaki kubbelerden sadece küçük olanların çift cidarlı olduğu" anlatılmak istenmiş olabilir.
3- UĞUR TANYELİ’NİN “SİNAN MİMARLIĞINDA DIŞ MEKÂN SORUNU ÜZERİNE GÖZLEMLER” BAŞLIKLI, 1988 TARİHLİ MAKALESİ:
“(…) zaman zaman yapının gerçek örtü sisteminin üzerine alttakini gözden saklayan ve işlevi yapıya daha etkili bir görünüm vermek olan ikinci bir örtü sistemi yerleştirebilmiştir. Örneğin, Süleymaniye’de yan sahınların kubbeleri Sinan’ın dış mekân sorununa gerektiğinde böyle de yaklaşabildiğini yeterince kanıtlamaktadır. Söz konusu kubbeler iç mekânın örtüsünün dış mekâna katkıda bulunamamasından ötürü getirilen ilginç bir çözümü örneklerler. Sahınları örten “gerçek” kubbeler dıştan algılanabilen birimler olarak bırakılmaları durumunda o denli alçaktadırlar ki, caminin geniş ve yüksek ana kubbesinin yanındaki kesimler amaçlanan etkiyi verememekte, basık ve cılız kalmaktadır. Oysa, bu durumda da sahınlar çok geniş olmadığından iç mekan anlamsız biçimde yükselecektir. Bundan ötürü Sinan iç mekânı belirleyen kubbelerin üstlerine aynı kasnağa oturan yüksek ve işlevi yalnızca dış mekâna katkıda bulunmak olan ikinci kubbeler yerleştirmiştir.”
Görüleceği üzere, burada da yan sahın kubbelerinin tamamının çift cidarlı olduğu belirtilmiş.
Uğur Tanyeli’nin makalesindeki 7 no’lu dipnotta da şöyle yazıyor:
“Gurlitt’in hazırladığı ve daha sonra pek çok yazar tarafından da kullanılan rölöveler yanlış olduklarından, Süleymaniye’deki çift kubbe olgusunu ortaya koymamışlardır. Süleymaniye’deki ilginç çözüm ilk olarak, şematik düzeyde de olsa Z. Ahunbay tarafından hazırlanan rölövelerde saptanmıştır. Bkz. Z. Ahunbay, “Süleymaniye Külliyesi ve Sorunları”, Rölöve ve Restorasyon Dergisi, 4, Ankara, 19839, s. 107-120”
Yanlış olduğu belirtilen Gurlitt’in kesitine bakalım:

Görsel Yükleniyor...
RESİM 17: Gurlitt’in Süleymaniye Camisi kesiti
Yan sahnın ortasında bulunan kubbenin tek cidarlı olarak çizildiği kesitteki bu detay aslında hatalı değil, doğru. Ne var ki, ana kubbe askı kemeri altındaki duvarda bulunan 3 sıra pencereden en alttaki sıranın tam ortasındaki pencerenin, yan sahındaki orta kubbe içine açıldığı atlanmış ve kesit, bu pencere yokmuş gibi çizilmiş. Yani kesitte bazı hatalar var ama yan sahındaki kubbenin tek cidarlı olarak çizilmesi bu hatalardan biri değil. Şimdi yukarıda alıntılanan dipnotta Tanyeli'nin referans verdiği diğer kaynağa bakalım.
4- ZEYNEP NAYIR’IN (AHUNBAY) “SÜLEYMANİYE KÜLLİYESİ VE SORUNLARI” BAŞLIKLI, 1982 TARİHLİ MAKALESİ:
Zeynep Ahunbay'ın bu makalesinde, Süleymaniye Külliyesi'ni oluşturan yapıların muhtelif sorunlarına değiniliyor ve aslında çift cidarlı kubbelerden bahsedilmiyor. Fakat makalede yer alan ve "Z. Nayır 1981" imzalı şematik kesitte, yan sahnın ortasında bulunan kubbeler çift cidarlı olarak gösterilmiş. Tanyeli'nin, Gurlitt'in kesitine yanlış derken, doğrusu olarak öne sürdüğü kesit işte bu kesit. Özetle, yan sahında ortada yer alan kubbenin tek – çift cidarlılığı özelinde, Uğur Tanyeli'nin "yanlış" dediği kesit doğru; "doğru" dediği kesit de yanlış.

Görsel Yükleniyor...
RESİM 18: Zeynep Ahunbay’ın 1981 tarihli şematik kesiti

Görsel Yükleniyor...
RESİM 19: Zeynep Ahunbay’ın kesitinden detay. Yan sahnın ortasında bulunan ve çift cidarlı imiş gibi çizilen kubbeler işaretlenmiştir.
5- ARAS NEFTÇİ’NİN “KUBBE VE ÜST ÖRTÜDE DOLAŞIM” BAŞLIKLI, 2007 TARİHLİ MAKALESİ:
Aras Neftçi'nin makalesi, yan sahındaki hangi kubbelerin çift cidarlı olduğunu açıkça belirtmesi ve aynı zamanda ana kubbe askı kemeri altındaki duvardan yan sahında ortada bulunan kubbenin içine açılan pencereyi tariflemesi açısından, ele aldığım yayınlar içinde konuya en detaylı şekilde değinen yayın olarak öne çıkıyor.
“(…) bir geçitten askı kemerinin yanlarında bulunan üç kubbenin kasnak seviyesine ulaşılır. (…) Orta büyük kubbe hariç iki kubbe çift çeperlidir (…) ve bir kapı vasıtasıyla içine girilir. Çift kubbenin uygulama nedeni dıştan piramidal yüksekliği vurgulamak içindir. İç kubbe ise iç mekânda karanlık ve derin etkiyi azaltmak için daha alt seviyede yapılmıştır. Ortadaki kubbe ise askı kemere bir pencereyle bağlanmaktadır. Böylece cami içi ışığı bu kubbenin aydınlığını ilginç bir yöntemle sağlamaktadır.”
Ne var ki, söz konusu pencerenin, cami içi aydınlığını yan sahındaki kubbenin içine taşımak amacıyla yapıldığı iddiası pek inandırıcı değil. Zira söz konusu yan sahın kubbesinin zaten doğrudan cepheden ışık alan bir penceresi var (bkz Resim 20).
Bana kalırsa, caminin içinden yine caminin içine açılan bu ilginç pencere, yan sahındaki orta kubbenin ana kubbe askı kemerinin altındaki duvara yaslanması sebebiyle ortaya çıkan sıra dışı detayın bir sonucudur. Resim 11’e bakıldığında bu durum daha net görülebilir. Bu pencere yapılmamış olsaydı ve yeri sağır bırakılsaydı, ana askı kemeri altında sıralanan üç sıra pencerenin oluşturduğu alışılagelmiş düzen bozulacaktı. Diğer pencereleri taklit eden ama aslında dışarıya değil de yine cami içine açılan ve ana kubbe altından bakıldığında cami içine ışık vermeyen bu garip pencerenin, bir fonksiyonu yerine getirmek üzere değil de alışılmış bir düzeni sürdürmek için şeklen yapılmak zorunda kaldığını düşünüyorum.

Görsel Yükleniyor...
RESİM 20: Kuzeydoğu yan sahnında ortada bulunan tek cidarlı kubbenin kasnağından dışarıya açılan pencere
Kitabın 1. baskısında, diğer birçok yayında olduğu gibi yan sahındaki kubbelerin tamamı çift cidarlı olarak tanımlanmıştır:
“Merkezi kubbenin doğu ve batı yönlerinde yer alan –yan sahınları örten– beşer küçük kubbenin caminin akustik performansını yükseltmek amacıyla çift cidarlı yapıldığını söyleyenler olduğu gibi, dıştan ve içten görünüş güzelliği amaçlanarak –estetik açıdan– iki kubbeli tasarımlandığını iddia edenler de vardır. (…) İki kubbe arası, tam ortasında bir insanın rahatça ayakta durabileceği yüksekliktedir.”
Yazar bu cümlenin sonunda verdiği dipnotta ise şöyle yazmış:
“Bu küçük kubbelerin dışarıdan fark edilmeyen ve içeriye açılan alçak ahşap kapıları vardır. Yazar bu kubbelerden birinin içine girmiştir.”
Kitapta kesit olarak Ali Saim Ülgen’in Süleymaniye Camisi kesiti kullanılmış. Yan sahnın ortasındaki kubbeden geçen kesit üzerinde de “Çift Cidarlı Küçük Kubbeler” ifadesi yazılmış. Ali Saim Ülgen’in Süleymaniye kesitlerinde görülen garip –ve yanlış– bir detay, bu yanılsama üzerinde etkili olmuş olabilir.

Görsel Yükleniyor...
RESİM 21: “Osmanlı’dan Bugüne Gözümüzden Kaçanlar” adlı kitabın 1. baskısında, sayfa 12’de yer alan kesit ve üzerine düşülen not. Kesit, Ali Saim Ülgen’in kesitidir. Yan sahnın ortasında bulunan kubbe kesitte yanlış olarak –ve garip bir şekilde- çift cidarlı imiş gibi çizilmiştir. Şinasi Acar da, söz konusu kubbeden bir ok çıkartarak: “Çift Cidarlı Küçük Kubbeler” notunu düşmüştür.
Görüleceği üzere, Ali Saim Ülgen, yan sahnın ortasındaki kubbeleri oldukça garip bir şekilde ve sanki "çift cidarlıymış" gibi çizmiştir. Ne var ki, bu detayın anlamı oldukça belirsizdir. Çünkü kesite bakıldığında, kubbe kasnaktan itibaren tek cidarlı olarak örülmeye başlamış, biraz yükseldikten sonra ise, iki cidar arasında çok ince, hilal şeklinde bir boşluk kalacak şekilde örülmüştür. Gerçekte hem bu kubbe çift cidarlı değildir hem de çift cidarlı olan kubbeler bu şekilde örülmezler.
Talihin kötü bir cilvesi olarak, hakkında oldukça fazla kafa karışıklığı olan Süleymaniye Camisi'nin yan sahın kubbelerine denk gelen bu hatalı detay, yan sahnın ortasında ve iki ucunda bulunan, çapları büyük olan tek cidarlı kubbelerin, çift cidarlı oldukları yönündeki yanlış anlamayı besleyen kaynaklardan birisi olabilir. Şinasi Acar’ın kitabında, Ali Saim Ülgen’in kesiti üzerinde "Çift Cidarlı Küçük Kubbeler" ifadesinin yazılması bu varsayımı destekliyor.
Kitabın 1. baskısını okuduktan sonra Sayın Şinasi Acar ile irtibata geçerek söz konusu ifadelerdeki hataları aktararak elimdeki bilgileri kendisiyle paylaşmıştım. Şinasi Acar da, kitabın 2016’daki 2. baskısında bu konuya ilişkin gerekli düzeltmeleri yaptı. Şinasi Acar’ın 2. baskıda yer alan düzeltme metni içindeki bir dipnotu şu şekilde:
“Yazar –emekli başmüezzin merhum Hasan Yetim’in delâletiyle– 2. ve 4. sıradaki küçük çaplı kubbelerden birinin içine girmişti. O zaman edindiği izlenim, bütün yan kubbelerin çift cidarlı olduğuydu.”
Buradan da anlaşılacağı üzere, Şinasi Acar, yan sahın kubbelerinin bulunduğu kurşunluk katına bizzat çıkarak yan sahın kubbelerini yerinde görmüş, hatta çift cidarlı olan küçük yan sahın kubbelerinden birinin içine girmiş ve resimlerini dahi çekmiştir. Ancak, kitabın 1. baskısındaki metni kaleme alırken, bazı yan sahın kubbelerinin çift cidarlı olmasından yola çıkarak -belki Ali Saim Ülgen’in kesitindeki garip çift cidar detayının da yanıltmasıyla- "bütün yan sahın kubbelerinin çift cidarlı olduğu" kanısına varmıştır. Bu durum, yazımda değindiğim diğer birçok kaynakta da neden aynı yanılsamaya düşüldüğünü anlamak için bize yardımcı olabilir.
7- İLKNUR AKTUĞ KOLAY’IN “OSMANLI DÖNEMİ İNŞAAT BELGELERİNE GÖRE ANITSAL YAPILARDA ÖRTÜ VE DUVAR SİSTEMLERİ” BAŞLIKLI, 2016 TARİHLİ MAKALESİ:
“Kilit taşı, çift cidarlı olan Süleymaniye Camii doğu ve batı yan sahınları ile Kanuni Sultan Süleyman Türbesi kubbesinde iki kubbe arasında açıkça görülmektedir.”
İlknur Aktuğ Kolay’ın bu ifadesinde yan sahınlardaki kubbelerin tamamının mı yoksa bir kısmının mı çift cidarlı olarak nitelendirildikleri muğlak kalmıştır. Yazının devamında konuya bir nebze açıklık getirilmiştir:
“Süleymaniye Külliyesi yapılarından camiinin doğu ve batı yan sahınlarındaki küçük kubbeler ile Kanuni Sultan Süleyman Türbesi kubbesi çift cidarlı kubbelerdir.”
Yanıtla
0
0

Bu içerik için bir tepkiniz var mı?

0
0
0
0
0
0
0
0
Mimari konusundaki bazı benzer içerikler
İlginizi çekebilecek diğer içerikler
© 2019 - 2024 SoruDenizi v1.4.1
Giriş Yap

Üye Ol
En az 3 en çok 23 karakter, sadece harf ve rakam içerebilir. Boş bırakılamaz En az 6, en çok 36 karakter olmalıdır. Boş bırakılamaz

Kullanıcı Sözleşmesi'ni kabul ediyorum
Şifremi Unuttum
Şifre yenileme bağlantısı e-postanıza gönderilecektir.

Reklamlar Görüntülenemiyor 😞
Hoşgeldiniz, bir reklam engelleyici kullanıyorsunuz gibi görünüyor. Sorun değil. Kim kullanmaz ki?
Reklam engelleyici kullanma hakkınıza saygı duyuyoruz ancak reklam gelirleri olmadan bu siteyi harika tutmaya devam edemeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz.
Anlıyorum; reklam engelleyicimi devre dışı bıraktım.
Soru Denizi, ziyaretçilerine daha iyi bir deneyim sağlamak amacıyla çerez (cookie) teknolojisini kullanmaktadır.
Detaylı Bilgi
Tamam