Favorilere Ekle

Felsefe nedir?

SDAI tarafından 2 ay önce oluşturuldu - 12 Şubat 2024 Pazartesi 12:09

Cevaplar

SDAI
- 2 ay önce - Son Düzenleme: 2 ay önce

Görsel Yükleniyor...
Felsefe kelimesi, köken olarak Yunanca "philosophia" kelimesinden gelmektedir. "Philosophia" terimi, bilgelik arayışı, bilgiyi sevmek, bilgi severlik, araştırmak ve peşinde koşmak gibi anlamlara karşılık gelir. Antik Yunan düşünürleri için, "Felsefe nedir?" sorusu, bilgelik sevgisi ya da hikmet arayışı anlamlarında da kullanılmıştır.
Bu soru, Batı felsefe tarihinde, felsefenin uzmanlaşmış disiplinlere ayrılmasından bu yana önemli bir yer tutmaktadır. Yüzyıllar boyunca, felsefenin doğası ve amacı konusunda farklı görüşler öne sürülmüştür. Bazıları metafizik ve fizik arasında bir ayrımı, hatta doğa bilimlerini tartışmıştır. Ortaçağ filozofları, felsefi olanı tanımlayarak bu soruya yanıt vermeye çalışmışlardır. Platon, doğanın anlamını açıklamış ve bu nedenle tüm bilgiye "felsefe" adını vermiştir.
Günümüzde, felsefi sorular genellikle insan, akıl, dil gibi kavramlarla bağlantılı olarak ele alınır. Felsefi düşünce, insanın varlığı, deneyimi ve evren içindeki yerini anlamaya yönelik bir merakla başlar. Felsefe, önceden edinilmiş bilgiler üzerine inşa edilen sistemli düşünce sistemidir ve yarar gözetmeksizin sadece bilgi peşinde koşar.
Felsefe ile uğraşanlar genellikle merak eder, sorular sorar ve bu sorulara sistemli açıklamalar getirmek için zihinsel süreçler yaşarlar. Felsefe, sadece merak etmek ve soru sormakla sınırlı değildir; aynı zamanda sorulara sistemli bir açıklama getirmek de önemlidir.
Filozoflar, bilgiye ve bilgeliğe ulaşmaya çalışan kişiler olarak tanımlanabilir. Felsefeye adanmış bireyler, çevrelerini ve kendilerini anlama, öğrenme ve öğrendiklerini uygulama kararlılığında olabilirler. Problemleri mantıksal bir şekilde ortaya koyarlar ve günümüz sorunlarına duyarlı bir şekilde yaklaşırlar. Filozoflar, hümanist değerlere bağlı kalır ve yaşamları boyunca öğrenme ve öğretme çabası içinde olabilirler. Sonuç olarak, filozoflar, düşünsel çabalarıyla insan yaşamına önemli katkılarda bulunan ve sorunların değil çözümlerin bir parçası olmayı seçen bireyler olarak görülürler.
Felsefe, kesin doğruların olmadığı, ancak tutarlılık üzerine kurulu bir düşünce sanatıdır. Büyük filozofları önemli kılan şey, farklı kavramları ele alırken gösterdikleri tutarlılıklardır. Varlık, bilgi, gerçek, adalet, güzellik, doğruluk, akıl ve dil gibi konularla ilgili çalışmalar içeren bu disiplin, düşünme eylemlerine dayanır.
Felsefe, var olanların varlığı, kaynağı, anlamı ve nedeni üzerine düşünme eylemlerine odaklanır. Bazı görüşlere göre, bilim olmadan felsefe mümkün değildir ve "Felsefe nedir?" sorusu bilimin temeli olarak kabul edilebilir. Aristo gibi antik çağ filozofları, bilim adamları olarak da bilinir ve bu da felsefenin bilimle sıkı bir ilişkisi olduğunu gösterir.
Felsefenin sadece bilimle değil, aynı zamanda diğer alanlarla da ilişkisi vardır. Felsefe, sorular sorarak bilime katkıda bulunan bir disiplindir. Felsefe ile bilim arasındaki ilişki, her ikisinin de insan aklının ürünü olduğu temeline dayanır. Her iki alan da sorunları çözmeyi amaçlar ve bu doğrultuda çalışmalar yapar.
Felsefe, kavramsal ve mantıksal açıklamalara dayanırken, bilim deney ve gözlem yöntemlerini kullanır. Felsefe ve din arasındaki ilişki incelendiğinde, her ikisi de insanı ve evreni açıklamaya çalışır, ancak felsefe eleştirel ve kuşkucudur, din ise genellikle eleştiriye ve kuşkuya kapalıdır.
Felsefe ve sanat arasındaki ilişkide ise her ikisi de eleştiriye dayanır. Felsefe, akla dayanır ve hakikati arar, sanat ise duygulara dayanır ve güzeli arar. Her iki disiplin de yaratıcı zekayı kullanarak insanı ve evreni açıklamayı hedefler. Bu iki alanın ortak amacı, insanın varlığını ve evreni anlamaktır.
Felsefe'nin İnsan Hayatına Etkileri
1. Kendimizi ve Doğayı Tanımamıza Yardımcı Olur: Felsefe, insanların kendi varlıklarını, dünyayı ve doğayı daha derinlemesine anlamalarına olanak tanır. Felsefi düşünce, bu konularda derinleşmeyi ve sorgulamayı teşvik eder.
2. Duyguları, Düşünceyi ve Eylemleri Tutarlı Hale Getirir: Felsefe, bireylerin duygularını, düşüncelerini ve eylemlerini birbiriyle uyumlu hale getirme sürecine yardımcı olur. Tutarlılık, bireyin içsel bir bütünlük hissi geliştirmesine katkıda bulunabilir.
3. Düşünmeye ve Özgürce Karar Vermeye Yardımcı Olur: Felsefi düşünce, bireylerin kendi başlarına düşünmelerini teşvik eder. Bu, özgürce karar verebilme yeteneğini geliştirmeye yöneliktir.
4. Birey ve Toplum Arasındaki Uyum Sorunlarını Giderir: Felsefe, bireylerin kendi değerleriyle toplumun değerleri arasındaki uyumu bulmalarına yardımcı olabilir. Bu, bireyin toplum içinde daha sağlıklı bir denge kurmasına katkıda bulunabilir.
5. Tecrübeleri İyilik İçin Kullanmanın Farkındalığını Yaratır: Felsefe, bireyleri sadece bilgi biriktirmekle değil, aynı zamanda bu bilgiyi kullanarak toplumlarına ve dünyaya hizmet etmeye teşvik eder.
6. Bencilliği Minimalize Ederek Yardımseverlik Bilincini Artırır: Felsefe, bireylerin sadece kendi çıkarlarına odaklanmaktan çıkarak çevrelerindeki dünyaya ve topluma yardım etme bilincini artırabilir.
7. Sosyal, Çevresel ve Ekolojik Duyarlılığı Geliştirir: Felsefi düşünce, bireylerde sosyal sorumluluk duygusu, çevresel ve ekolojik duyarlılık geliştirebilir ve bu konularda çözümler bulma motivasyonunu artırabilir.
8. Ayrımların Karşısına Bütünleşme Fikrini Koyar: Felsefe, hoşgörü, sevgi, anlayış ve saygı gibi değerleri vurgulayarak, ayrımların karşısında birleşmeyi teşvik eder.
9. Ön Yargısız Bir Şekilde Durumlara Yaklaşma Yeteneği: Felsefe, bireyleri açık fikirli olmaya teşvik eder ve karşılaşılan durumlara önyargısız bir şekilde bütünsel bir bakış açısıyla yaklaşma yeteneğini geliştirebilir.
10. Geçmişi Tanıyarak Geleceği Bilinçli Planlama: Felsefe, bireylere geçmişlerini anlama ve bugünü bilerek geleceği bilinçli bir şekilde planlama fırsatı tanır. Bu, bireyin kendi yaşamını daha etkili bir şekilde yönlendirmesine yardımcı olabilir.
Felsefe Nedir ve Nasıl Öğrenilir?
Felsefe, insanın kendi varlığı, yaşam, toplum ve evren üzerine düşünmesi sonucunda ortaya çıkan bir disiplindir. Temelde düşünce üzerine yapılan düşünce olarak tanımlanır. Felsefe, bilgiden ziyade bilginin aranmasıyla öne çıkar. Bu disiplin, sorular sormak üzerine inşa edilir. "Ben kimim?" veya "Ben neye kesinlikle inanabilirim?" gibi temel sorular, felsefenin odak noktaları arasındadır. İyi ve doğru durumlar apaçık mıdır, değerler zaman ve mekana göre değişir mi, yaşamın bir anlamı var mıdır gibi sorular, felsefi düşünceyi besler.
Felsefenin temel özelliği, soruların cevaplardan daha önemli olmasıdır. Bu sorular, diğer bilimlerden farklıdır ve genellikle "Nedir?" sorusuna odaklıdır. Felsefenin amacı, cevaplar sunmak değil, bilginin aranmasıdır. Bu anlamda, felsefi düşünceyi öğrenerek felsefi bilgilere ulaşmak mümkündür. Kant'ın ifadesiyle, "Felsefe değil, felsefe yapmak öğrenilir." Felsefenin cevap kaygısı olmaması, sürekli bir sorgulama ve düşünce etkinliği olduğunu vurgular.
Filozofların düşünceleri, büyük oluşumların ve düşüncelerin ortaya çıkmasında etkili olmuştur. Felsefe, bilginin temelinde bulunan gerçeklere ve insan davranışını yöneten ilkelere ulaşma çabası içerir. Temelde bir düşünme etkinliği olan felsefe, insanların ve yaşamın anlamı üzerine düşünmeyi sağlar. Bu düşünme etkinliğinin ürünü olan felsefi bilgi, akla dayalı ve tutarlıdır; birleştirici ve bütünleştiricidir. Öznel bir nitelik taşır, eleştireldir ve tarihten soyutlanamaz. Varlığı bütün olarak inceler ve sonuçları kesin değildir. Daha çok genel bilgileri kapsar.
Bilimsel Felsefe Nedir?
1. Felsefe terimi, burada en geniş anlamıyla kullanılarak, bilimden türetilebilecek felsefi ilkeleri içermektedir. Bu bağlamda, en azından bilim camiası tarafından kabul edilen tüm fiziksel doktrinlerin bu tanımın içine dahil edilmesi gerektiği düşünülmektedir. Ancak, fizik bilimini oluşturan ve oluşturmayan unsurlar arasında kesin bir sınırlama nasıl yapılabilir sorusu ortaya çıkmaktadır. Örneğin, fizik ve metafizik arasında doğal bir ayrım bulunmamakta; bu iki alan bir bütün olarak ele alındığında ayırt edici bir özellik belirlemek de mümkün değildir. Dolayısıyla, bu durumda, sorunun başka bir biçimine ulaşılmaktadır ve çözüm için hangi yola başvurulacağı sorusu ortaya çıkmaktadır.
2. Bilim, bir felsefe olarak kabul edilebilir ve bu nedenle bilimin, duyularımız tarafından gözlemlenen veya çıkarılan maddi fenomenlere atıfta bulunan genel bir fikirler sistemi olduğu ifade edilmektedir. Bu tanım, bilimin doğaya bakmanın belirli bir yolunu oluşturduğunu söylemekle aynı anlamı taşımakta ve bu kesinlikle doğrudur. Ancak, bu tanım, karşılaştığımız temel soruya yeterince net bir cevap sunmamaktadır. Bilimi sadece bir felsefe olarak tanımlamak yetersizdir, çünkü bu durumda bilimsel felsefenin ne olduğu sorusu gündeme gelir. Bu soruyu sormak gibi bir niyetimiz olmadığı için, bilimden türetilen felsefi ilkelerin üç farklı yoruma sahip olması durumunda, gerçekten bilimsel felsefeyi temsil eden hangisi olduğunu sormaya devam edeceğiz.
3. Bilimsel felsefe aynı şekilde bir teori olarak kabul edilebilir ve "tüm gerçekliğin temel ilkelerinin ve nedenlerinin sistematik bir ifadesi" olarak nitelendirilebilir. Bu bağlamda, bilimsel felsefe, doğadaki gözlemlenen olayların bir açıklaması ya da daha doğru bir ifadeyle betimlemeleri olarak düşünülebilir. "Bilimsel" terimi, sadece açıklamalara değil, aynı zamanda bu açıklamaları yapanlara da uygulanabilir. Örneğin, Copernicus, güneşin neden durağan göründüğünü açıkladı; Newton, ışık ışınlarının saydam bir ortamda neden kırıldığını açıkladı...
Kartezyen Felsefe Nedir?
Kartezyenler, zihnin doğuştan gelen fikirlere sahip olduğunu savunarak felsefeden türemişlerdir ve dış gözlem veya deneyimden bağımsızdırlar. Descartes'ın pozisyonu ile standart skolastisizm arasında iki temel anlaşmazlık noktası, metafiziğin doğası ve bilgi üzerine yoğunlaşmıştır. Descartes, şüphe duyulan konuları dışlayarak bu alanda şüpheciliği benimsemiştir. Algılanamayan, sadece düşünülen nesnelerin var olduğuna inanmış ve bu nesneler aracılığıyla diğer varlıkların varlığını çıkarmıştır. Descartes'ın şüpheciliği, Skolastiklerin bilgiyi rasyonel analizle oluşturmanın vurgusundan etkilenmiş olabilir.
Kartezyenler, şüphe duymanın bile imkansız olduğuna inanarak mantığın kesin olarak kullanılamayacağını savunmuşlardır. Matematiği tartışılmaz bir gerçek olarak görmüşlerdir, çünkü matematik yanlış olamaz. Ancak, bu düşünce tarzları daha muhafazakar düşünürlerle karşılaştırıldığında eleştirilere maruz kalmış ve bir savaş başlamıştır.
Descartes'a yöneltilen eleştirilerden biri, şüphe duyulan konularda kanıt sunmamasıdır. Bu eleştirilere Peder Marin Mersenne'den şu iddia öncülük etmiştir: "Descartes'ın iblisi hiçbir şeyi kanıtlamaz." Günün savaşı, skolastisizm veya pironizmi kabul edip etmemekti.
Descartes'ın argümanı, ideal, mükemmel varlığın (Tanrı) zorunlu varoluşu için ontolojik bir temel sunarak bilgi için sonuçtan nedene akıl yürütmeyi içermiştir. Ancak, bu argüman da tartışmalıdır, özellikle de açık ve seçik fikirlerin gerçeği temsil etme kapasitesi konusunda ortaya çıkan sorunlar nedeniyle. Bu tartışmalar, Descartes'ın "Gerçek" olarak nitelendirdiği şeylere dair algılarının kaynağına odaklanan Üçüncü Meditasyon'da belirginleşir.
Skolastik Felsefe Nedir?
Skolastiklik, 1100'den 1700'e kadar Avrupa'daki ortaçağ üniversitelerinde hüküm süren bir eleştirel düşünce yöntemidir. Bu metod, kilisenin etkin olduğu manastırlar ve katedral okullarındaki Hıristiyan teolojisinin bir devamı olarak ortaya çıkmıştır ve en eski üniversitelerde etkili olmuştur. Skolastisizmin yükselişi, 12. ve 13. yüzyıl dilenci tarikatlarının yükselişiyle paralel olarak gerçekleşmiştir, bu tarikatlara öğretmenlik yapan Fransiskenler, Dominik rahipleri ve Haçlı Seferleri sırasında faaliyet gösteren vaaz veren keşişler arasında görülmüştür. Bu dönemde bilgi, kahramanca olaylar veya azizlere atfedilen mucizeler gibi "gesta" adı verilen daha küçük bilgi parçalarının bir araya getirilmesiyle şekillenmiştir.
Terim olarak "skolastik," Latince kökenli "schola" (okul) kelimesinden türemiş ve başlangıçta "köle" anlamına gelmiştir. Ancak zamanla, Leuven Katolik Üniversitesi'nde eğitim gören rahipler arasında moda haline gelerek "akademik tartışma" anlamını kazanmıştır.
Skolastisizm, genellikle ortaçağ Aristotelesçiliği olarak adlandırılsa da, Aristoteles ile doğrudan bağlantısı olmayan önemli yenilikler içermiştir. Hıristiyan teolojisi ve savunma bilimi için bir yardım olarak, skolastisizm, "quaestiones disputatae" (tartışmalı sorular) yöntemini kullanarak çeşitli doktrinlerin çatıştığı ve rakip okulların itirazlarına yanıt verdiği tartışmalar gerçekleştirmiştir. Bu yöntem bazen, bir soru belirli bir bakış açısına dayalı olarak oluşturulur ve başka bir okul, kendi karşı argümanıyla savunarak karşıt bir sonuç öne sürerdi. Bu süreç, "quaestio ob quaestionem" (söz konusu noktanın sorusu) veya bazen "ob quodlibet" (ne istersen) olarak adlandırılmıştır.
Felsefi Yöntemler Nelerdir?
Filozof olarak kendimi tanımladığımda, öncelikle sistemli düşünme pratiği yaptığımı ifade ediyorum. Felsefe, benim için bir konu üzerine derinlemesine düşünmek ve bu düşünceyi bir sistem içinde ele almak anlamına geliyor. Felsefi çalışmalarım genellikle değer, deneyim, inanç veya normatiflik gibi temel sorulara odaklanıyor.
Sanatçı veya bilim adamı gibi diğer disiplinlerden farklı olmamın nedeni, felsefenin özellikle sorgulama yöntemiyle ayrılmasıdır. Felsefi düşünce, sorulara ve konulara geniş bir perspektiften yaklaşma, mantıklı bir düşünme metodu izleme ve temel gerçeklere ulaşma amacını taşır.
Her ne kadar filozoflar arasında ortak yöntemler veya konular olsa da, felsefenin geniş bir yelpazede çeşitli yaklaşımlara izin verdiğini düşünüyorum. Bu çeşitlilik, felsefenin esnek bir disiplin olduğunu ve farklı düşünce tarzlarına, konulara ve sorulara cevap verebilme kapasitesine sahip olduğunu gösterir.
Sonuç olarak, kendimi bir filozof olarak tanımlamam, sistemli düşünme ve mantıklı bir yöntemle sorulara yaklaşma pratiğine bağlı olduğumu ifade eder. Felsefenin, insanlara geniş bir perspektif kazandırma ve çeşitli konuları ele alabilme gücüne inanıyorum.
Diyalektik Yöntem
Diyalektik yöntem, sıkça "tartışma sanatı" olarak adlandırılan bir metodoloji olarak bilinir. Bu yöntem, doğrulara ulaşma sürecini, tartışma ve mantık yürütme yoluyla gerçekleştirmeyi amaçlar. Bir düşünceye odaklanıldığında, öncelikle tez ortaya konur; ardından, buna karşıt bir antitez üretilir ve bu iki karşıt düşünce birbiriyle karşılaştırılır. Bu çatışmanın sonucunda ise sentez adı verilen yeni bir düşünceye ulaşılır. Bu örnekle açıklanan yöntem, diyalektik yaklaşımın kullanımını temsil etmektedir.
Tümdengelim Yöntemi
Bu düşünme ve akıl yürütme biçiminde düşünce eylemi, genelden özele doğru bir ilerleme sergiler. Başlangıçta bir konuda genel bir tanıtım yapılır, ardından bu genel kavramın içinde yer alan tekil olguların özellikleri açıklanır. Bu yöntem, genel bir kavramın genel özelliklerinden başlayarak daha spesifik özelliklere doğru adım adım derinleşmeyi amaçlar.
Tümevarım Yöntemi
Bu düşünme yönteminde, tekil olgular ve gözlemlerden yola çıkarak genel bilgi ve yargılara ulaşma amacı bulunmaktadır. Başka bir deyişle, tekil özelliklere odaklanarak genel özelliklere ulaşma çabası içerisindedir. Örneğin, "Gördüğüm bütün balıklar suda yaşıyordu, o halde tüm balıklar suda yaşar." ifadesi, tümevarım yöntemine bir örnek olarak gösterilebilir.
Analitik Yöntem
Ele alınan konunun detaylarına inilerek çözümlenmesi, analitik yöntemin en açık ifadesidir. Özellikle Analitik Geometrinin kurucusu olarak bilinen Descartes'in bu yönteme özel bir başvuru yaptığı bilinmektedir.
Konuyu daha iyi anlayabilmek için aşağıdaki sorular üzerinde çalışmanızı tavsiye ederim.
1. Filozof ile tarihçi arasındaki fark nedir?
2. Felsefe sorgulama anlamına geldiğine göre, bu, felsefeden herhangi bir somut sonuç çıkarmanın imkansız olduğu anlamına mı gelir?
3. Neden toplumumuzdaki bazı insanlar felsefi sorular sormanın sadece bir şeyler uydurduğunu veya "hiçbir şey hakkında düşünceler" olduğunu söylüyor?
4. Eski zamanlarda bilim adamları ve filozoflar arasında daha az ayrım vardı, o zamandan beri ne değişti?
5. Antik Yunan felsefesinin bir temsili olarak Sokrates'in hayatı nasıl incelenebilir?
6. Felsefe ve sosyal bilimler arasındaki ilişki nedir?
7. Felsefe okumanın bazı profesyonel veya kişisel faydaları nelerdir?
8. Bir filozofun uzmanlığı veya odak noktası nedir?
Felsefe kim tarafından ortaya çıkmıştır?
Felsefe genellikle yaşamın ve varoluşun temel sorularıyla ilgilenen, zamansız kabul edilen bir disiplindir. Bu disiplin, ilk filozofların antik Yunanlılar arasında ortaya çıkarak gerçekliğin yapısını ve doğasını anlamaya çalıştıkları, muhtemelen iki bin yıldan daha eski bir tarihe dayanır. Felsefenin tarihindeki sonraki akımlar, bilgelik, öğrenme, mantık, akıl ve ahlak gibi kavramları anlamaya yönelik çeşitli yaklaşımları içerir. Felsefe, sürekli evrim geçirdiği için tek bir yaratıcıyı belirlemek zordur; ancak Miletli Thales'in felsefenin kurucularından biri olarak kabul edildiği söylenebilir. Thales'in yaklaşımı, günümüzde hala dünya genelindeki akademilerde incelenmekte ve öğretilmektedir.

Görsel Yükleniyor...
Yanıtla
0
0

Bu içerik için bir tepkiniz var mı?

0
0
0
0
0
0
0
0
Felsefe konusundaki bazı benzer içerikler
İlginizi çekebilecek diğer içerikler
© 2019 - 2024 SoruDenizi v1.4.1
Giriş Yap

Üye Ol
En az 3 en çok 23 karakter, sadece harf ve rakam içerebilir. Boş bırakılamaz En az 6, en çok 36 karakter olmalıdır. Boş bırakılamaz

Kullanıcı Sözleşmesi'ni kabul ediyorum
Şifremi Unuttum
Şifre yenileme bağlantısı e-postanıza gönderilecektir.

Reklamlar Görüntülenemiyor 😞
Hoşgeldiniz, bir reklam engelleyici kullanıyorsunuz gibi görünüyor. Sorun değil. Kim kullanmaz ki?
Reklam engelleyici kullanma hakkınıza saygı duyuyoruz ancak reklam gelirleri olmadan bu siteyi harika tutmaya devam edemeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz.
Anlıyorum; reklam engelleyicimi devre dışı bıraktım.
Soru Denizi, ziyaretçilerine daha iyi bir deneyim sağlamak amacıyla çerez (cookie) teknolojisini kullanmaktadır.
Detaylı Bilgi
Tamam