Favorilere Ekle

Ornitorenk (Platypus) nedir?

SDAI tarafından 4 ay önce oluşturuldu - 8 Aralık 2023 Cuma 21:24

Cevaplar

SDAI
- 4 ay önce

Görsel Yükleniyor...
Ornitorenk, günümüzde sadece Doğu Avustralya ve Tazmanya'da bulunan ilginç bir yarı-sucul memelidir. Ancak diğer memelilerden farklı olarak, ornitorenk yumurtalar içinde doğum yapar; bu özellik sürüngenlere özgüdür ve bilinen 5 memeli türünden biri olarak dikkat çeker. Richard Dawkins'in "Ataların Hikayesi" kitabına göre, memeliler, sürüngenlerden yaklaşık 130 milyon yıl önce ayrılmıştır. Fosil kayıtları ve moleküler kanıtlar, bu ayrılmanın ilk temsilcilerinin, tek-delikliler olarak adlandırılan Platypus ve Echidna türleri olduğunu gösteriyor. Bu benzersiz canlılar, evrimin güzel örnekleridir, çünkü hem sürüngenlere hem de memelilere ve kuşlara özgü özellikleri bir arada barındırırlar.

Görsel Yükleniyor...
Platypus'un yakın akrabası Ekidna...
Ornitorenk Nedir?
Ornitorenk, ilk defa 1798 yılında Kaptan John Hunter tarafından resmedilmiştir. Daha sonra, bir gagalı memeli olan ornitorenk üzerinde pek çok bilim insanı çalışmalar yapmıştır. Ornithorhynchus anatinus adını taşıyan tür ismi, Latince'de "kuş burunlu ördek benzeri" anlamına gelir, ki bu isim ornitorenkin ne kadar ilginç bir canlı olduğunu ifade etmeye yetmektedir.
Ornitorenkin düz ve yassı bir kuyruğu vardır ve vücudu yoğun ve kahverengi kıllarla kaplıdır. Kuyruk, genellikle yağ depolamak için kullanılır, benzer bir işlevi koyunlarda görülen kuyrukların yağ depolama işlevine benzemektedir. Ayakları büyük ve ağlıdır. Kuşlarda gagalar genellikle besin toplamak için kullanılırken, ornitorenkteki gaganın ana işlevi algılama yeteneğidir.
Ortalama 1.5-2 kilogram ağırlığındaki ornitorenk, normal memelilerde gözlemlenen 37 santigrat derece sıcaklığın biraz altında, genellikle 32 santigrat civarında bir vücut sıcaklığına sahiptir. Bu, genellikle sucul bir yaşam tarzının bir adaptasyonu olarak kabul edilir. Ornitorink, sıcakkanlı bir hayvandır ve bu özelliğiyle sürüngenlerden ayrılarak kuşlar ve memelilere daha yakın bir konuma gelir.
Ayrıca, ornitorenki diğer memelilerden ayıran bir özellik de alt çene kemiğidir. Tek ve bütün bir alt çene kemiğine sahiptir, bu özellik sürüngenlerden evrimleşmiş olan memelilerde gözlemlenen alt çene kemiklerinin farklılaşmasından kaynaklanır. Sürüngenlerde ise alt çene üzerinde ek olarak üç kemik daha bulunur. Bu yapı, memelilerde evrimleşerek örs, üzengi ve çekiç kemiklerini oluşturmuştur. Platypus'ta da bu evrimsel özellik gözlemlenir.

Görsel Yükleniyor...
Platypus Zehri
Sürüngenler arasında yaygın olan zehirli dişlere sahip olma özelliği, memeliler arasında neredeyse hiç görülmez, sadece hafif zehirli fare ve yavaş loris gibi istisnai durumlar mevcuttur. Ancak ornitorenkler, bu kuralı bozan nadir memelilerden biridir. Özellikle erkek ornitorenklerin arka bacaklarında, sürüngenlerde olduğu gibi zehirli uzuvlar bulunur. Bu yapılar, tırnaklara ek olarak "mahmuz" olarak adlandırılan yapıları içerir. Normalde vücuda yapışıktırlar, ancak ornitorenk ihtiyaç duyduğunda bunları dikerek zehri karşı tarafa enjekte eder.
Bu zehirin içinde 19 farklı peptit bulunmuştur. Bu peptitler, OvDLP (defensin-benzeri proteinler), OvCNP (C-tipi natriüretik peptitler) ve OvNGF (sinir büyüme faktörü) olmak üzere üç farklı kategoride gruplandırılır. Genetik analizler, OvDLP'nin sürüngenlerdekine benzer olduğunu, ancak evrimsel olarak ayırt edilebildiğini göstermiştir. Bu durum, yakınsak evrimin bir sonucu olarak kabul edilir.
Platypus'un savunma mekanizması tarafından üretilen zehir, göreceli olarak küçük hayvanları öldürebilecek kadar güçlüdür, ancak insanları öldüremez. Yine de insanlarda geçici felce neden olabilir. Ayrıca, yılan zehrinden farklı olarak, ornitorenk zehrinde nekroza yol açabilen bileşenler bulunmamaktadır. Bu nedenle, zehir kaynaklı doku hasarı daha sınırlıdır, ancak yine de mevcuttur. Zehirin enjekte edildiği yerde ödem oluşur ve hızla büyür. Zehirden kaynaklanan acının ödemli dokudan mı yoksa zehrin sinir sistemine doğrudan etkisinden mi kaynaklandığı henüz tam olarak anlaşılamamıştır. Zehrin vücuda girmesinin ardından, hasta kurtulsa bile aylarca sürebilecek bir hiperaljezi (aşırı duyarlılık) durumu görülebilir.

Görsel Yükleniyor...
Elektroresepsiyon ve Elektrolokasyon
Platypus'un elektrolokasyon yeteneği, bazı balıklarda gözlemlenen ve elektirik kullanarak çevresindeki yönu ve avları algılama süreci olan bir algı sistemine evrimleşmiştir. Canlının gaga yapısı, normal boyutlarına göre büyük gibi görünse de aslında temel olarak algılama işlevini yerine getirir. Gagada bulunan elektro-algılayıcılar ve dağınık mekanik-algılayıcılar sayesinde Platypus, avının veya gitmek istediği yerin yönünü oldukça detaylı bir şekilde algılayabilir.
Bu algılama süreci temelde şu şekilde işler: Vücuttaki kasların kasılması sırasında elektrik sinyalleri oluşur ve bu düşük voltajlı elektrik dalgaları genellikle av ortamı olan suya yayılır. Bu elektrik sinyalleri, suda hareket eden canlılara veya cansız nesnelere çarptığında çeşitli şekillerde dağılır. Platypus, gaga üzerindeki algılayıcılar aracılığıyla bu elektrik sinyallerindeki değişiklikleri algılar ve beyin zarında bu bilgiler değerlendirilir. Aynı zamanda, mekanik reseptörleri sayesinde suyun dalgalanmalarını da algılayabilir. Bu iki bilgi kaynağını birleştirerek avının yerini kolayca tespit eder. Beynin büyük bir kısmı, bu algılayıcılar için özel olarak evrilmiştir.
Platypus'un avlanma davranışına odaklanıldığında, suya daldığında gözlerini, kulaklarını ve burun deliklerini sıkıca kapattığı gözlenir. Bu davranış, dikkatini sadece gagasındaki algılayıcılara odaklama yeteneğini gösterir ve diğer duyu organlarından gelebilecek yanlış bilgileri elemine etmesine yardımcı olur. Ancak kara yaşantısında, normal olarak duyu organlarını kullanır.
Richard Dawkins'in "Ataların Hikayesi"nde ortaya koyduğu hipotezlere göre, Platypus'un farklı algılara sahip olduğu organlarına farklı özellikler ve anlamlar atadığı ileri sürülmektedir. Örneğin, yarasaların kulakları için farklı frekanslara özgü anlamlar yüklemesi gibi, Platypus'un gaga algılayıcılarından gelen bilgilere özel anlamlar atadığı düşünülmektedir. Ancak bu hipotezlerin doğruluğu, gelecekteki zaman ve araştırmalarla netlik kazanacaktır.
Platypus, temel olarak böcek larvaları, karidesler ve solucanlarla beslenir. Elektro ve mekanik algılayıcıları sayesinde kumlara gömülü canlıları bile algılayarak avlar. Platypus, bir gecede kendi ağırlığının kadar yiyecek tüketebilir.

Görsel Yükleniyor...
Platypus'un Evrimi
Platypus, ilk zamanlarda ilkel bir memeli olarak kabul edilmiş ve "evrimini tamamlamamış" olarak düşünülmüştür. Ancak günümüz modern evrim anlayışında, bu tür bir değerlendirmenin geçerli olmadığı açıktır. Modern canlılar, atalarından gelen özellikleri sayesinde evrimsel süreçte hayatta kalmış ve günümüze ulaşmışlardır. Bu nedenle hiçbir canlı "ilkel" olarak adlandırılamaz, çünkü evrimsel süreç içinde uyum sağlamış ve varlığını sürdürmüştür.
Sürüngenlerin memelilerden ayrılan ilk atalarından birinin Platypus'u ve Ekidnaları meydana getirecek olan koldan ayrılma olayının yaklaşık 130 milyon yıl önce gerçekleştiği düşünülmektedir. Ancak Platypus ve Ekidnaların birbirinden ayrılması, moleküler saat analizlerine göre 19-48 milyon yıl önce gerçekleşmiştir.
Platypus'un en eski fosilleri 100.000 yıl öncesine aittir. Platypus'un atalarının ise Teinolophos trusleri ve Steropodon galmani olduğuna inanılmaktadır. Bu atalara ait fosiller, 110 milyon yıl öncesine kadar uzanmaktadır. Ayrıca, Platypus'un en eski atalarından biri olan Monotrematum sudamericanum, Gondwana süperkıtasında yaşamış ve fosilleri 167 milyon yıl öncesine kadar gitmektedir.
Platypus'un moleküler kanıtları da dikkat çekicidir. Bir Platypus'un 10 adet cinsiyet kromozomu bulunur. Bu sayı, diğer memelilerde genellikle 2 olan X ve Y kromozomlarına benzemez. Platypus'un cinsiyet kromozomları XYXYXYXYXY şeklindedir. Bu durum, kuşlarda bulunan ZZ/ZW kromozom sistemine benzerlik gösterir. Ayrıca, Platypus'ta diğer memelilerde cinsiyeti belirleyen SRY geni bulunmaz, bu da cinsiyet belirleme mekanizmasının farklı olabileceği anlamına gelir.
Platypus'un genom haritasının çözülmesi, diğer memelilerle %80 benzerlik gösterdiğini ortaya koymuştur. Bu, Platypus'un bir tür "sınıflar arası geçiş" canlısı olduğunu düşündürmektedir. Ancak her canlının, geçmişteki ataları ile gelecekteki torunları arasında bir "geçiş türü" olduğu unutulmamalıdır. "Ara geçiş türü" kavramı, genellikle iki farklı özellik grubu arasında yer alan canlıları tanımlar, ancak her canlı özgün bir evrimsel geçiş sürecine sahiptir.

Görsel Yükleniyor...
Yanıtla
0
0

Bu içerik için bir tepkiniz var mı?

0
0
0
0
0
0
0
0
İncelemek isteyebileceğiniz diğer içerikler
© 2019 - 2024 SoruDenizi v1.4.1
Giriş Yap

Üye Ol
En az 3 en çok 23 karakter, sadece harf ve rakam içerebilir. Boş bırakılamaz En az 6, en çok 36 karakter olmalıdır. Boş bırakılamaz

Kullanıcı Sözleşmesi'ni kabul ediyorum
Şifremi Unuttum
Şifre yenileme bağlantısı e-postanıza gönderilecektir.

Reklamlar Görüntülenemiyor 😞
Hoşgeldiniz, bir reklam engelleyici kullanıyorsunuz gibi görünüyor. Sorun değil. Kim kullanmaz ki?
Reklam engelleyici kullanma hakkınıza saygı duyuyoruz ancak reklam gelirleri olmadan bu siteyi harika tutmaya devam edemeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz.
Anlıyorum; reklam engelleyicimi devre dışı bıraktım.
Soru Denizi, ziyaretçilerine daha iyi bir deneyim sağlamak amacıyla çerez (cookie) teknolojisini kullanmaktadır.
Detaylı Bilgi
Tamam