Hoşgeldiniz, bir reklam engelleyici kullanıyorsunuz gibi görünüyor. Sorun değil. Kim kullanmaz ki?
Reklam engelleyici kullanma hakkınıza saygı duyuyoruz ancak reklam gelirleri olmadan bu siteyi harika tutmaya devam edemeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz.
Cevaplar
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
- Ökaryotların hücre yüzeyi daha esnek ve çeşitlidir.
- Ökaryotlarda çekirdek bulunur ve genetik materyal bu çekirdek içinde bulunur, bu özellik ökaryotları belirlemekte önemli bir kriterdir.
- Sindirim kofulları ökaryotlarda bulunur.
- Zarlı organeller ökaryotlarda bulunur, prokaryotlarda ise bu organellere rastlanmaz. Önceden düşünüldüğü gibi, hücresel iskeletlerin sadece ökaryotlarda bulunduğu inancı da sonradan prokaryotlarda da bulunduğu keşfedilmiştir.
Ökaryotik özelliklere sahip canlı grupları, taksonomik düzeyden Aleme kadar inersek şunlar olarak sıralayabiliriz: Protistalar, Mantarlar (Fungi), Bitkiler (Plantae) ve Hayvanlar (Animalia). Ökaryotlar, karmaşık yapılı canlıların varlığını mümkün kılan bir evrimsel adımı temsil eder. Bu, ökaryotların daha büyük boyutlara ulaşma yeteneği sayesinde gerçekleşmiştir, ki bu da hücreler arasındaki temel yapısal farklardan kaynaklanmaktadır.Prokaryotların hücre yüzeyi genellikle esnek olmadığı için eğilip bükülmeleri zordur. Antik bakteri fosilleri bile genellikle çubuk şeklindedir ve sınırlı esneklik gösterir. Ökaryotlar ise evrimsel olarak daha esnek bir hücre duvarına sahiptir. Bu, ökaryotların belirli bir büyüklüğe kadar büyüyebilmelerine olanak tanırken, prokaryotlardan daha büyük hale gelebilmelerini sağlar. Bu esnek yapı sayesinde ökaryotlar, yüzey alanını artırarak prokaryotlardan çok daha büyük hücreler oluşturabilirler. Günümüzdeki en büyük ökaryotik hücrelerden biri, kuş yumurtalarındaki tek hücreli yapıdır, bu da ökaryotların büyüme potansiyelinin ne kadar etkileyici olduğunu gösterir.Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
- Mitokondri ve kloroplastlar günümüzde amitoz bölünme ile üretilmektedir, ki bu süreç bakterilerde de gözlemlenir.
- Ökaryotik hücrelerdeki organeller iki ya da daha fazla zar ile çevrilidir ve bu zarın peptidoglikan içerikli olması, endosimbiyotik birleşmeden önce serbest yaşayan bakterilere ait olabileceğini düşündürmektedir, zira bakterilerin hücre duvarı aynı yapıdadır.
- Mitokondri ve kloroplastlarda bulunan DNA, hücre çekirdeğindeki DNA'dan farklıdır ve plazmid şeklindedir, bu da bakterilerdeki DNA yapısına benzemektedir.
- Genetik araştırmalar, mitokondri ve kloroplastlarda bulunan genlerin, endosimbiyotik ilişki başladıktan sonra çekirdekteki ana DNA'ya aktarıldığını göstermektedir.
- Organellerde bulunan 70S tipi ribozomlar, bakterilerdeki ribozomlarla aynıdır.
- Organeller tarafından üretilen proteinlerin başlangıç aminoasidi olan N-formilmetiyonin, bakterilerde üretilen proteinlerle aynıdır.
- Kloroplastların tilakoid yapısı ile siyanobakterilerin yapısı son derece benzerdir.
- Mitokondride üretilen bazı enzimler, bakterilerdekiyle büyük benzerlik gösterir.
- Mitokondri ve kloroplastların boyutları, bir bakterinin boyutlarına oldukça benzerdir.
Bu gerçekler, Endosimbiyotik Teori'yi güçlendiren kanıtlar olarak kabul edilmektedir. Yıllar içinde teoriye karşı çeşitli meydan okumalar olsa da, bu zorlukların çoğu başarıyla açıklanabilmiştir. Örneğin, organellerin hücre dışında tek başına yaşayamayacaklarına dair bir eleştiri, organellerin endosimbiyotik ilişki sonrasında ana hücreye bağımlı hale gelmeleri ve genlerinin bir kısmını kaybetmeleri ile izah edilebilir. Bu nedenle, organellerin bağımsız yaşamaları mümkün değildir.Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Bu içerik için bir tepkiniz var mı?