Avrupa' da ilk kadın başbakan kim olmuştur?

Tarih boyunca kadın siyasetçilerin sayısının erkeklere kıyasla daha az olduğu bilinen bir gerçektir. Türkiye'de ve diğer ülkelerde meclislerin büyük çoğunluğunun erkeklerden oluştuğu açıkça görülebilir. Bununla birlikte, Avrupa ve İngiltere'nin ilk kadın başbakanı Margaret Thatcher gibi istisnai figürler de tarihte öncü olarak yerini almıştır. 13 Ekim 1925'te Grantham'da doğan Margaret Thatcher'in ailesi bir bakkal dükkânı işletiyordu. Annesi Beatrice Ethel ev hanımıydı, babası Alfred Roberts ise hem bakkal hem de siyasette aktif bir rol oynayan biriydi. Margaret'in siyasete olan ilgisi, babasının etkisiyle oldukça küçük yaşlarda başladı.O yıllarda belediye meclis üyesi olan Alfred Roberts, daha sonra Grantham'ın belediye başkanı olacaktı. Babası, Margaret için büyük bir ilham kaynağıydı ve onun siyasete olan ilgisini pekiştirdi.Ailesiyle birlikte bakkal dükkânlarının üstündeki bir dairede yaşayan Margaret, üniversite eğitimi için Oxford'da Kimya bölümünü tercih etti. O dönemde hocası olan Nobel ödüllü kimyager Dorothy Hodgkin, Margaret'in düşüncelerinin şekillenmesinde büyük bir rol oynadı.Margaret, kimya okumasına rağmen siyasete olan ilgisini hiçbir zaman kaybetmedi. Kariyer planlarında kimyayı ikinci sıraya koyarken, siyaseti hep ön planda tuttu. Bu ilgisi sayesinde Oxford Muhafazakâr Öğrenci Derneği'nin başkanlığına seçildi ve burada gelecekteki siyasi rakipleri ve müttefikleriyle tanışma fırsatı buldu.Siyasete AtılmasıMargaret Thatcher, siyasete aktif olarak katılmaya başladığında henüz yirmili yaşlarındaydı. 1950'lerin başında Muhafazakâr Parti'den adaylığını ilan etti ve bu onu ülkenin en genç kadın adayı yaptı, uluslararası alanda da tanınmasını sağladı.Ancak başlangıçta işler istediği gibi gitmedi ve aday olduğu ilk iki seçimi kaybetti. Yine de büyük bir ivme kazanmıştı; rakip partinin oylarını büyük ölçüde azaltmayı başarmıştı. İşçi kenti olan Dartford'da, savaş sonrası kıtlıklar ve yüksek vergilerle mücadele eden seçmenlere farklı bir bakış açısı sundu. Diğer muhafazakarlardan farklı olarak, seçmenler için önemli konularda ikna edici konuşmalar yaparak kendine bir destekçi kitlesi oluşturmayı başardı.Margaret Thatcher, ilerleyen yıllarda avukatlık eğitimi de aldı ve vergilendirme konusunda uzmanlaştı. 1959'da Kuzey Londra'daki Finchley'den Parlamento Üyesi olarak seçildi ve 1992'de Lordlar Kamarası üyesi olana kadar milletvekilliğini sürdürdü. Bunu takip eden iki yıl içinde Harold Macmillan yönetimindeki hükümette küçük bir rol üstlendi. 1964-1970 yılları arasında partinin üst düzey yöneticileri arasında yer aldı ve genellikle "gölge bakan" olarak görev yaptı. Muhafazakârlar, 1970'te Edward Heath başbakanlığında iktidara geldiğinde, kendini Eğitim Bakanı olarak kabinede buldu.Eğitim BakanlığıMargaret Thatcher'in bakanlık görevi başlangıçta pek iyi gitmiyor gibi görünüyordu. Yürürlükten kaldırdığı bir projeden sonra "süt hırsızı" olarak anılmaya başladı. Margaret, bu icraatlarına yapılan kötü yorumlardan çok, dönemin başbakanı Edward Heath'in fikirlerini dinlememesinden şikayetçiydi ve pozisyonunu etkisiz buluyordu. O dönemde hiçbir zaman başbakan olamayacağını düşünüyor ve kadınların siyasetteki geleceği hakkında umutsuzluğa kapılıyordu. Avrupa'nın İlk Kadın BaşbakanıMargaret Thatcher'in öngörülerinin aksine, siyasi kariyerinde hızlı bir yükseliş yaşadı. 1974'te Muhafazakâr Parti iktidarı kaybettiğinde, Margaret'in parti içindeki gücü arttı ve bir yıl sonra Edward Heath'i geride bırakarak partinin lideri oldu. Bu yeni rolüyle birlikte Avam Kamarası'nda muhalefet lideri olan ilk kadın oldu.Muhalefet partisi için işler iyiye gitmeye başlamıştı çünkü hükümet zor bir dönemden geçiyordu ve iflasın eşiğindeydi. Ülkede işsizlik artmış, işçi sendikaları ile hükümet arasındaki gerginlik zirveye ulaşmıştı. Bu durumu fırsat bilen Margaret önderliğindeki Muhafazakâr Parti, 1979'da yeniden iktidara geldi ve Margaret, aynı yılın Mayıs ayında Avrupa ve İngiltere tarihindeki ilk kadın başbakan olarak göreve başladı. Görev süresi sona erdiğinde ise Britanya tarihinin en uzun süre görevde kalan yedinci başbakanı olacaktı.İlk icraatlarından biri, enflasyonu kontrol altına almak için faiz oranlarını yükseltmek oldu. İşçi sendikalarıyla adeta savaş açmıştı ve Britanya'nın geleneksel endüstrilerini yok etmesiyle tanındı. ABD Başkanı Ronald Reagan, şüphesiz Margaret'in en yakın müttefiklerinden biriydi. İkisi de muhafazakâr politikalar izliyor ve benzer felsefeleri paylaşıyordu.Falkland SavaşıMargaret Thatcher, başbakanlığının erken dönemlerinde büyük bir askeri krizle karşı karşıya kaldı. Nisan 1982'de Arjantin'in Falkland Adaları'nı işgal etmesi, Thatcher için büyük bir meydan okuma anlamına geliyordu. İki ülke arasında zaten gergin olan ilişkilerin en büyük odak noktası Falkland Adaları oldu.Thatcher, kararlı ve hızlı bir şekilde hareket etti. İngiliz birliklerini adalara çıkartarak Falkland Savaşı'nı resmen başlattı. Ancak bu savaş çok uzun sürmedi; Haziran 1982'de Arjantin, İngiliz güçlerine teslim olduğunu bildirdi.Margaret'e Suikast GirişimiKrizler, Margaret Thatcher'ın ikinci başbakanlık döneminde de peşini bırakmamıştı. Bu dönemde karşılaştığı en büyük zorluklardan biri, İrlanda Cumhuriyet Ordusu'nun düzenlediği suikast girişimiydi. Brighton'daki bir konferansta bombalı saldırıya maruz kaldı. Ancak bu olay, Thatcher'ın dik duruşunu zayıflatmadı. Cesurca davranarak konferansı iptal etmeyip, saldırının ardından ertesi gün konuşmalarına devam etti.İstifa SüreciMargaret Thatcher, üçüncü başbakanlık döneminde uyguladığı sert politikalar nedeniyle eleştirilere maruz kaldı. Ülke genelinde standart bir eğitim sistemi ve sağlık sistemine yönelik reformlar yapmak istedi, ancak bu politikalar beklediği destek ve başarıyı bulamadı. Özellikle vergi politikaları, halkın büyük tepkisine yol açarak iktidarının oylarını önemli ölçüde kaybetmesine neden oldu. Parti içindeki bölünmeler ve halkın protestoları da eklenince, Thatcher zor durumda kaldı.1990 yılında parti liderliği için dirense de sonunda geri çekilmek zorunda kaldı. 22 Kasım 1990'da istifasını açıklarken, partinin birliğine ve seçimlerde zafer kazanma şansına daha iyi hizmet edeceğini düşündüğü için görevinden çekildiğini belirtti. Bu süreçte kendisine destek olan kabine üyelerine ve dışarıdan verilen özverili desteklere teşekkür etti. Siyaset Sonrası HayatıMargaret Thatcher, 1992 yılında Lordlar Kamarası'na Kesteven Barones'i olarak atanarak siyaset hayatına devam etti. Bu dönemde yaşadığı deneyimleri anlattığı iki kitap yayınladı. Uluslararası politika üzerine kaleme aldığı kitabı ise 2002 yılında okuyucularla buluştu.Denis Thatcher'ın 1993 yılındaki ölümü, Margaret için büyük bir kayıp oldu. Bir yıl sonra, yakın arkadaşı ve müttefiki Ronald Reagan'ın vefatı da onu derinden etkiledi. Sağlık sorunları nedeniyle Reagan'ın cenazesine video bağlantısıyla katıldı.2005 yılında 80. yaşını kutlayan Thatcher için büyük bir etkinlik düzenlendi. 2007 yılında ise İngiltere Avam Kamarası'nda ilk kadın başbakanın heykeli dikildi.Son YıllarıMargaret Thatcher'ın sağlığı ilerleyen yaşlarıyla birlikte giderek kötüleşti. 2010 yılında kendisi için düzenlenen bir doğum günü kutlamasını bile kaçırdı ve bu durum medyanın dikkatini çekti, sağlık sorunları manşetlere konu oldu. Ağrılı kas iltihabı nedeniyle bir süre hastanede kaldı ve ilerleyen yıllarda da sağlık durumu nedeniyle birçok sosyal etkinliğe katılamadı.2011 yılı Temmuz'unda Lordlar Kamarası'ndaki ofisini kapatma kararı alarak politika hayatını tamamen sonlandırdı. Son yıllarını Londra'daki Belgravia'daki evinde sessiz bir yaşam sürerek geçirdi.Margaret Thatcher, Avrupa'nın ve İngiltere'nin ilk kadın başbakanı olarak tarihe geçti. 8 Nisan 2013 tarihinde 87 yaşında hayata veda ettiğinde iki çocuğu, Carol ve Sir Mark, yanındaydı.