Hoşgeldiniz, bir reklam engelleyici kullanıyorsunuz gibi görünüyor. Sorun değil. Kim kullanmaz ki?
Reklam engelleyici kullanma hakkınıza saygı duyuyoruz ancak reklam gelirleri olmadan bu siteyi harika tutmaya devam edemeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz.
Cevaplar
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
- MCI kavramları, kavramsal yapılarını korumaktadır.
- MCI kavramları, normal kavramlar arasında dikkat çeker.
Dini inançlar, nöral anatomileri aynı olan insanlar tarafından paylaşılır. Zihinlerimiz de HADD gibi birçok yalancı pozitif örüntü yaratan gereçlerle donatılmıştır. Baktığı her yerde ve duyduğu her seste bir fail ve emel yaratan beyinlerimiz için din, doğal bir sonuçtur.Bu kasıtlı emellerle hareket eden dünya düzenini büyük oranda içselleştirdiğimize ve bunun, istediğimiz zaman kapatamayacağımız bir şey olduğuna dikkat çeken Daniel Dennett, konu hakkında şunları söylüyor:"Sevdiğimiz birinin ölümü, büyük bir bilişsel güncelleme gerektirir. Bütün düşünsel alışkanlıklarımız, içinde 'sebepsiz bir ölümü' barındıran bir dünyaya adapte olacak şekilde değişim geçirir. Bu değişimin bir esamesi olarak, kaybettiğimiz kimseleri hala yanımızdalarmış gibi anar, haklarında hikayeler anlatır ve aldığımız kararları onaylacaklarını düşünürüz."Yani kısacası, bu kimseleri yanımızda tutarız. Ancak bu "yanımızda tutma" eylemi fiziksel değildir; Boyer'in de ifade ettiği üzere "Cesetler problemdir ve bir şeyler yapılması gerekir; din ölümden öte, ölü bedenlerle ilgili olabilir." Kimi araştırmacılar bu fikirden yola çıkarak, en erken doğaüstü faillerin vefat eden kimseler olduğunu (yani cesetlerin bir MCI olduğunu!) düşünmektedir.Din ve Ahlak Nasıl İlişkili?Bunun da yanında Dennett, failler konusunda "açık kart fenomeni"ni ortaya atmaktadır. Fail tespiti, belirli risklere sahiptir: "Yaptığım o kötü şeyi biliyor musun?", "Bildiğinden nasıl emin olabilirim?", "Yaptığım bu kötü şey sebebiyle benim hakkımda düşündüklerin ne yönde değişir?" gibi sorular, cevaplanması gereken karmaşık sorulardır ve insanlar, bu soruların cevaplarını vermekte iyi değillerdir. Bu problemi aşmak için ise herkes masaya kartlarını açar. Ardından oyun kurucu, yani her şeye gücü yeten bir fail, oyunu oynamamız için gereken direktifleri bize sunar.Dennett'e göre, bu her şeye gücü yeten oyun kurucular, ölü atalarımızdır. Bu fikrin tohumları ise farklı teolojik inançlarda temellenmiş ve resmileşmiştir. Evrimsel psikolog Robin Dunbar, konu hakkında şunları söylüyor:"İnsanlar, kötü davrandıklarında cezalandırıldıkları için iyi davranış sergilemezler. Böylesi bir düşünce geçerli olsaydı, hepimiz otobanlardaki hız sınırlarının altında giderdik. Problem, cezanın ne kadar ağır olduğu değil; yakalanmanın ne kadar riskli olduğudur. Eğer yakalanma riski düşükse, cezayı göze almaya hazırızdır."Görsel Yükleniyor...
- Aynı anda yalnızca bir kişiyi tımarlayabilirsiniz.
- Dokunmanın gerektirdiği fiziksel yakınlık, dokunma ve tımarlama vb. eylemleri ancak yakın ilişkilerde mümkün ve güvenli kılar.
Alanda yapılan araştırmalarda, vahşi primatların bir gün içerisinde tımara ayırdıkları azami sürenin günlük faaliyetlerinin yaklaşık %20'sine tekabül ettiği bulgulamaktadır. Dunbar'ın hesaplamaları ise, tımara ayrılan %20'lik bu vaktin, 70 kişiye kadar bir grup için yeterli olduğunu göstermektedir. Bu sayı, modern insanların genelde bulunduğu 150 kişilik gruplarından oldukça küçük. Peki nasıl oluyor da bu denli büyük gruplar böyle dezavantajlara rağmen oluşabiliyor? Sosyal bağlanma, dokunma olmaksızın gerçekleşebilir mi?Kahkaha, Müzik ve DilGerçekleşebilir! Kahkaha ve müzik, bu konuda son derece işlevli gereçlerdir ve Dunbar, kahkaha ve müziğin kasları strese sokarak tımara benzer şekilde endorfin üretimini tetikleyen etkiler yarattığını; Tımar, Dedikodu ve Dilin Evrimi (İng: "Grooming, Gossip and the Evolution of Language") kitabında ise dilin de benzer bir fonksiyonda işlediğini; müziğin, kahkahanın ve dilin büyük ölçeklerde sosyal bağlanmayı dokunmaya gerek duyulmaksızın sağlayabildiğini ifade ediyor ve dinin evrimine dair şu argümanı sunuyor:"Din, birçok insanın endorfini tetikleyen eylemlerde bulunmasını sağlamanın bir yolu olarak evrimleşmiştir. Şarkı söylemek, dans etmek, farklı dua pozisyonları gibi din ile bir arada ele alınan ritüeller, endorfin sistemini tetiklemenin son derece iyi yollarıdır; vücutta strese ve acıya sebep olurlar."Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Bu içerik için bir tepkiniz var mı?