Hoşgeldiniz, bir reklam engelleyici kullanıyorsunuz gibi görünüyor. Sorun değil. Kim kullanmaz ki?
Reklam engelleyici kullanma hakkınıza saygı duyuyoruz ancak reklam gelirleri olmadan bu siteyi harika tutmaya devam edemeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz.
Cevaplar
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
- Geleneksel bağlamda inanan bireylerin hem bir aidiyet hissettiğini hem de dini unsurlara inandığını gösterir.
- Militan ateistlerde bu aidiyetin ve inancın bulunmadığını ifade eder.
- Bazı insanların bir dini topluluğa aidiyet hissetmelerine rağmen inançsız olduklarını gösterir.
- Diğer bazı insanların ise kimi dini unsurlara inandıklarını, ancak herhangi bir topluluğa üye olmadıklarını ortaya koyar.
Özellikle son iki grup, araştırma kapsamında dikkat çekicidir. Birleşik Krallık'ta yürütülen İnançsızlığı Anlama Projesi çerçevesinde gerçekleştirilen bir çalışma, ateistlerin dörtte üçünün ve agnostiklerin ise her on kişiden dokuzunun, doğaüstü varlıklardan ölümden sonra yaşama kadar birçok konsepte açık olduklarını bildirdiğini ortaya koymuştur. İnançsız bireyler arasında hem kendi aralarında hem de ülkeler arasında çeşitli farklılıklar bulunmaktadır.Bu araştırmanın dikkat çeken bir fikri ise toplumsal normlara yerleşmiş olan "ruhlara inanıyor, ama inançsız" yaklaşımının aslında köklerinin olduğudur. Bu yaklaşım, inançsızlığın birçok farklı biçimde yaşanabileceğini gösterir. Peki, bu yaklaşım bize ne anlatıyor?Eski Tanrılar Geri Dönüyor!2005 yılında Linda Woodhead, "The Spiritual Revolution" (Ruhsal Devrim) adlı kitabında, İngiltere'deki Kendal kasabasında gerçekleştirilen yoğun bir inanç çalışmasını tasvir etti. Woodhead ve ortak yazarı, insanların organize dinlerden hızla uzaklaştığını ve bu uzaklaşmanın, "şeylerin düzenine uymak yerine insanların kendi kimliklerini tanımlama biçimlerini benimseyen ve destekleyen birey temelli uygulamaların" etkili olduğunu vurguladı. Kitaplarında, kasabanın Hristiyan kiliselerinin bu değişimi kabul etmemeleri durumunda toplumsal bağlamlarını kaybedebileceklerini ve bu süreçte birey temelli uygulamaların bir "dinsel devrimde" popülerleşeceği düşüncesiyle sona erdi.Bugün Lancaster Üniversitesi'nde din sosyoloji profesörü olarak görev yapan Woodhead, devrimin gerçekleştiğini ve Birleşik Krallık'ta organize dinin günbegün güç kaybettiğini belirtiyor ve şunları ekliyor:"Dinler, insanlar Tanrı'nın 'kendi için çalıştığını' hissettiğinde ve subjektif temellerde ikna edici önermelere sahip olduklarında başarılı olur."Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Görsel Yükleniyor...
Bu içerik için bir tepkiniz var mı?