Favorilere Ekle

Yerel yönetimler hakkında bilinmesi gereken 7 soru ve cevabı nelerdir?

SDAI tarafından 8 ay önce oluşturuldu - 23 Mart 2024 Cumartesi 17:54

Cevaplar

SDAI
- 8 ay önce

Görsel Yükleniyor...
Türkiye, 31 Mart Pazar günü yerel seçimler için sandık başına gidecek.
Yerel yönetimler, altyapı hizmetlerinden eğitim, meslek kursları, sosyal hizmetler ve kültürel etkinliklere kadar geniş bir yelpazede çeşitli kamu hizmetlerini yerel düzeyde üstleniyor ve bu şekilde halkın siyasi katılımını artırıyor.
Anayasa tarafından tanınan idari ve mali özerklikleri sayesinde, yerel yönetimler, halkın mahalli müşterek ihtiyaçlarını karşılamak üzere yapılanmış, kamu tüzel kişiliğine sahip kurumlar olarak işlev görüyorlar. Bu özerklikleri, yerel yönetimlerin yetkilerini etkin bir şekilde yerine getirmesine olanak tanırken, halkın katılımını sağlamak için çeşitli mekanizmaları devreye sokuyorlar.
Önümüzdeki dönemde, yerel yönetimlerin karşılaşabileceği zorluklar arasında merkezi yönetimle yaşanabilecek koordinasyon sorunları, mali kaynakların yetersizliği ve yerel düzeydeki hizmetlerin etkin bir şekilde sürdürülmesi gibi konular öne çıkabilir.
Neyi ve kimleri seçiyoruz?
Mahalli İdareler Genel Seçimi'nde seçmenler, belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini ve muhtarlarını belirleyecekler.
Büyükşehir dışındaki illerde yaşayanlar, İl Özel İdare Meclis Üyeleri için de oy kullanacaklar.
Bu durumun arkasındaki temel neden, Türkiye'de iki farklı yerel yönetim sisteminin var olmasıdır.
Birincisi, büyükşehir ve ilçe belediyelerinin birlikte yönettiği büyükşehirler sistemi olarak adlandırılan sistemdir.
İkincisi ise, belediye yönetimlerinin yanı sıra valilerin başkanlığını yaptığı İl Özel İdareleri'ne sahip iller sistemi olarak bilinir.
Bugün Türkiye'de 30 il, büyükşehir sistemi altında yönetilirken, 51 il ise iller sistemiyle idare edilmektedir.
Yerel yönetimlerin yetkileri neler?
Yerel yönetimlerin sorumluluk ve yetkileri oldukça geniştir.
Kentsel planlama ve altyapı çalışmaları, su ve kanalizasyon yönetimi, ulaşım hizmetleri gibi önemli alanlarla birlikte, yerel yönetimlerin ilgilendiği diğer konuları da sıralayabiliriz:
- Konut ihtiyacının karşılanması
- Sağlık ve eğitim hizmetlerinin sunumu
- Kültürel etkinliklerin ve sosyal hizmetlerin desteklenmesi
- İstihdam olanaklarının artırılması için çeşitli projelerin yürütülmesi
- Kültürel ve doğal varlıkların korunması
- Tarım arazilerinin ve su havzalarının sürdürülebilir biçimde yönetilmesi

Görsel Yükleniyor...
Mahalli İdareler Genel Seçimi’nde her vatandaş belediye başkanlarını, belediye meclis üyelerini ve muhtarlarını seçecek.
Bu yetkiler kullanılabiliyor mu?
Türkiye'de yerel yönetimlerin yanı sıra merkezi hükümete bağlı kuruluşlar da yerel düzeyde hizmet sunmaktadır.
Valilikler, kaymakamlıklar, bakanlıkların il ve ilçe müdürlükleri ve Toplu Konut İdaresi Başkanlığı gibi merkezi kurumlar, bazı hizmetleri belediyelerden bağımsız olarak yerine getirmektedir.
Marmara Üniversitesi Siyaset Bilimi ve Kamu Yönetimi Bölümü'nden Prof. Dr. Erbay Arıkboğa, Türkiye'de yerel yönetimlere Avrupa ülkelerine kıyasla daha sınırlı yetki ve sorumluluk verildiğini ve daha az mali kaynak ayrıldığını belirtmektedir.
Prof. Dr. Arıkboğa ayrıca, merkezi yönetimin son yıllarda yerel yönetimlerin yetki alanına giren hizmetlerde önemli bir rol oynadığını ve özellikle kent planlaması ve kentsel dönüşüm süreçlerinde etkin bir şekilde yer aldığını ifade etmektedir.
Uzmanlar, yerel yönetimlerin özerkliğinin önemine dikkat çekmektedir.
Arıkboğa, özerkliği, "yasal sınırlar içinde, merkezi yönetimden talimat veya izin almadan serbestçe hareket etmek" olarak tanımlamaktadır.
Uzmanlara göre, idari ve mali özerklik, yerel ve merkezi yönetimler arasındaki ilişkilerin net bir şekilde tanımlanması ve uygulanmasıyla ilgilidir.
Son dönemde yaşanan afetler, merkezi ve yerel yönetimler arasında yetki karmaşasına işaret etmektedir. İstanbul Politikalar Merkezi (IPM) Denge ve Denetleme Ağı Proje Genel Koordinatörü Hayriye Ataş, bu durumun yönetimsel çatışmalara ve olağanüstü koşullara cevap verme güçlüğüne neden olduğunu belirtmektedir. Ataş, "yereli ilgilendiren bütün sorunların tek elden ve merkezden çözülmesinin mümkün olmadığını deneyimledik" şeklinde konuşmaktadır.
Yerel yönetimler gerektiğinde özerk davranabiliyor mu?
Belediyeler, harcama ve yatırım yapabilmek adına bazen borçlanma yoluna gidebilmektedirler.
Ancak uzmanlar, belediyelerin bu konuda bazı zorluklarla karşılaşabileceğini ifade etmektedirler.
Dış kaynaklardan borçlanırken, yerel yönetimlerin merkezi idarenin onayını alması gerektiğini belirten Prof. Dr. Arıkboğa, bu durumun teoride mantıklı olduğunu, çünkü Hazine'nin böylece dış borçlara garantör olabileceğini ancak merkezi yönetimin geniş takdir yetkisinin sorunlara yol açabileceğini vurgulamaktadır.
Arıkboğa, "Hükümet bu yetkisini politik amaçlarla kullanabiliyor, muhalif belediyelerin başvurularını onaylama konusunda istekli olmayabiliyor. Bu durum, belediyelerin ve şehirlerin olumsuz etkilenmesine ve gerekli bazı yatırımların gecikmesine neden olabiliyor" şeklinde konuşmaktadır.
Arıkboğa aynı şekilde, belediyelerin bazen kısa vadeli nakit sıkıntılarını çözebilmek için iç kaynaklara erişimde sorunlar yaşayabileceğini belirtmektedir.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ni örnek gösteren Arıkboğa, 2019 yılından sonra İBB'nin kamu bankalarından kredi kullanamadığını ve bankaların belediyenin kredi taleplerini kabul etmediğini ifade etmektedir.
Yerel yönetimlerin özerkliği konusunda ortaya çıkan başka bir sorunun ise kayyım atamaları olduğunu belirten Arıkboğa, belediyelere kayyım atandığında meclislerin toplanamadıkları için işlevsiz hale geldiğini ifade etmektedir.
Arıkboğa, "Ayrıca süresiz olarak bir kayyım atadığınızda, bir yerel topluluğun seçme ve seçilme hakkını da askıya almış oluyorsunuz" demektedir.
Kararlar nasıl alınıyor?
Yerel yönetimlerde alınan kararlar genellikle Belediye Meclisleri tarafından yapılmaktadır.
Meclisler, belediye başkanının hazırladığı stratejik planlar, performans ve yatırım programları, bütçe, çevre düzeni ve imar planlarını gözden geçirir ve belediyenin borçlanması, belediye şirketi kurulması, imtiyaz verilmesi, yatırımların yap-işlet-devret gibi modellerle yapılması gibi konularda karar alır.
Büyükşehir, il ve ilçe belediyelerinde meclis kararları, seçimle göreve gelen belediye başkanları tarafından uygulanır. İl Özel İdareleri'nin kapsadığı hizmetlerde ise valiler, köylerde ise muhtarlar yetkilidir.
Belediye başkanlarının meclisten onay almadan herhangi bir işlem yapması mümkün değildir, ancak görevleri kapsamında olan stratejik plan ve yıllık performans planı gibi çalışmaların hazırlanması ve meclise sunulması belediye başkanlarının sorumluluğundadır.

Görsel Yükleniyor...
Halkın yasal olarak yerel yönetimlere katılım hakkı var
Halk, mahalli seçimlerde verdiği oy ile gelecek yöneticileri belirlemede önemli bir rol oynar.
Ancak, halkın yerel yönetimlere daha fazla katılımı için çeşitli imkanlar bulunmaktadır.
Katılım hakkı, Belediye Kanunu tarafından tanımlanmıştır.
Kanun, bir belediye sınırları içinde ikamet eden herkesi belediyenin hemşehrisi olarak kabul eder ve "Hemşehrilerin, belediye karar ve hizmetlerine katılma, belediye faaliyetleri hakkında bilgi alma hakları vardır" der.
Bu nedenle, halkın yönetimlere katılımını talep etme hakkı bulunmaktadır.
Belediye Kanunu, stratejik plan ve imar planının hazırlanması gibi süreçlerde vatandaşların katılımını teşvik eder.
Örneğin, stratejik plan, "varsa üniversiteler ve meslek odaları ile ilgili sivil toplum örgütlerinin görüşleri alınarak hazırlanır ve belediye meclisi tarafından kabul edildikten sonra yürürlüğe girer" şeklinde belirtilmiştir.
Katılım mekanizmaları neler ve nasıl geliştirilebilir?
Katılım mekanizmalarından biri, belediyelerin meclis gündemlerini ele almak üzere kurdukları ihtisas komisyonlarıdır.
Belediye Kanunu'na göre, "Mahalle muhtarları, ildeki kamu kuruluşlarının amirleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, üniversiteler, sendikalar ve gündemdeki konularla ilgili sivil toplum örgütlerinin temsilcileri," oy hakkı olmaksızın kendi görev ve faaliyet alanlarına ilişkin konuların görüşüldüğü toplantılara katılabilir ve görüş bildirebilir.
Ayrıca, vatandaş katılımını teşvik etmek için Belediye Kanunu kapsamında kent konseyi yapılanmasına da yer verilmektedir.
Kent Konseyleri, "kent vizyonunun ve hemşehrilik bilincinin geliştirilmesi, kentin hak ve hukukunun korunması, sürdürülebilir kalkınma, çevreye duyarlılık, sosyal yardımlaşma ve dayanışma, saydamlık, hesap sorma ve hesap verme, katılım ve yerinden yönetim ilkelerini" hayata geçirmeye çalışır.
Prof. Dr. Arıkboğa'ya göre, kent konseyi belediyeyle ilişkilidir ancak organik bir parçası değildir; aksine, sivil bir platformdur.
Kent konseyinde oluşturulan görüşler, yasal olarak belediye meclisinin ilk toplantısında gündeme alınarak değerlendirilmelidir.
IPM Denge ve Denetleme Ağı Proje Genel Koordinatörü Hayriye Ataş, Türkiye'de halkın yerel yönetimlere tam anlamıyla etkin katılımının "mevcut mekanizmalar aracılığıyla sağlanamadığını" belirtmektedir.
Ataş, katılım hakkının geliştirilmesi için yerel yönetimlerin "daha açık, erişilebilir ve halka hesap verebilir" olması gerektiğini vurgulamaktadır.
Bu, teknolojik araçların ve verinin etkin kullanımı, yerel meclis toplantılarının kamuoyuna açık olması, halkın doğrudan karar alma süreçlerine katılımını sağlayacak platformların oluşturulması, kent konseylerinin yapısal ve finansal olarak güçlendirilmesi ve katılımcı bütçeleme ve planlama uygulamalarının hayata geçirilmesi gibi yöntemlerle sağlanabilir.
Önümüzdeki dönemde yerel yönetimleri neler bekliyor?
Hayriye Ataş, önümüzdeki dönemi birçok uzman gibi, "çoklu krizlerle baş etmemiz gereken belirsizlikler çağı" olarak nitelendiriyor ve bu bağlamda yerel yönetimleri "daha fazla özerklik ve kaynak gerektiren büyük zorluklar bekliyor" diyor.
Ataş, Türkiye'deki yerel yönetimlerin karşı karşıya olduğu "iklim değişikliği, göç, hızlı kentleşme, çok boyutlu yoksulluk, sosyal adaletsizlik ve eşitsizlik gibi derinleşen sorunların, insan yaşamını doğrudan etkilediği ve toplumsal uyumu ve birlikte yaşama kültürünü de etkilediği"ni ifade ediyor.
Bu sorunlarla yerel düzeyde başa çıkmak için, yerel yönetimlerin yerel kaynakları daha etkin kullanarak daha katılımcı, çevreci ve adil bir yönetim anlayışını benimsemesi gerektiğini belirten Ataş, şöyle devam ediyor:
"Elbette Türkiye'de yerel yönetimlerin başarılı uygulama örnekleri bulunmaktadır, ancak sorunlara yerel düzeyde uzun vadeli çözümler sunabilecek kapsayıcı adımlar henüz atılmamıştır."
Yanıtla
0
0

Bu içerik için bir tepkiniz var mı?

0
0
0
0
0
0
0
0
Siyaset konusundaki bazı benzer içerikler
İlginizi çekebilecek diğer içerikler
© 2019 - 2024 SoruDenizi v1.4.1
Giriş Yap

Üye Ol
En az 3 en çok 23 karakter, sadece harf ve rakam içerebilir. Boş bırakılamaz En az 6, en çok 36 karakter olmalıdır. Boş bırakılamaz

Kullanıcı Sözleşmesi'ni kabul ediyorum
Şifremi Unuttum
Şifre yenileme bağlantısı e-postanıza gönderilecektir.

Reklamlar Görüntülenemiyor 😞
Hoşgeldiniz, bir reklam engelleyici kullanıyorsunuz gibi görünüyor. Sorun değil. Kim kullanmaz ki?
Reklam engelleyici kullanma hakkınıza saygı duyuyoruz ancak reklam gelirleri olmadan bu siteyi harika tutmaya devam edemeyeceğimizi bilmenizi istiyoruz.
Anlıyorum; reklam engelleyicimi devre dışı bıraktım.
Soru Denizi, ziyaretçilerine daha iyi bir deneyim sağlamak amacıyla çerez (cookie) teknolojisini kullanmaktadır.
Detaylı Bilgi
Tamam